Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İçimde yarım kalmış bir konuşmanın üzüntüsü vardı.
Hiç kimsenin geleceğe inanmadığı umut dolu bir ülke, hiç kimsenin geçmişe inanmadığı anılarla dolu bir ülke...
Reklam
Roman gerçek hayatla bu denli örtüştüğüne göre, vurguladığı değerler de bir dereceye kadar gerçek hayatınkilerle aynıdır ama kadınların değer yargılarının diğer cinsin yarattıklarından çoğu kez farklı olduğu da gün gibi ortadadır; bu, doğal olarak böyledir. Yine de, baskın olanlar eril değerlerdir. Kabaca söylemek gerekirse, futbol ve spor 'önemli'dir, buna karşın modaya karşı duyulan hayranlık ya da giysi satın almak 'bayağı’ şeylerdir. Bütün bu değerler kaçınılmaz olarak gerçek hayattan kurmaca edebiyata taşınır. Bu önemli bir kitaptır, diye varsayar eleştirmen, çünkü konusu savaşla ilgili... Bu kitap beş para etmez, çünkü misafir odasındaki kadınların duygularını irdeliyor... Dolayısıyla, bir savaş alanı sahnesi, bir mağazadaki sahneden daha önemlidir. Değer yargıları arasındaki bu farklılıklar, her yerde ve çoğu kez çok daha sinsice bir şekilde karşımıza çıkar. O yüzden de, eğer yazarı bir kadın ise, erken on dokuzuncu yüzyılda yazılmış olan bir romanın tüm yapısının doğru yolundan hafifçe sapmış ve berrak görüşlerini dışsal bir otoriteye boyun eğerek değiştirmek zorunda kalmış bir zihin tarafından kaleme alındığını söyleyebiliriz. O eski ve bellekten silinmiş romanlara bir göz gezdirerek ve onların nasıl bir ses tonuyla yazıldığına kulak vererek, yazarın bir eleştiriyle karşı karşıya kalıp kalmadığını da tahmin edebilmeniz mümkündür, zira yazar bazı yerlerde düşmanca, bazı yerlerde ise uzlaşmacı bir ton kullanmıştır. 'Ben sadece bir kadınım' dediğinde kabullenici, 'bir erkek kadar iyiyim' dediği vakit ise başkaldırıcıdır.
Bizim tarihimiz unutarak gömdüğümüz günahlarımızın tarihidir. Kurcalayıp durmayın. Eski defterleri açmanın ne faydası var canım?
Acıyı görmezden gelmek gerçekte onu derinleştirir. Bastırılan şeyin genellikle yoğunluğu artar.
Reklam
Zekât ne zaman farz kılınmıştır?
İslâm'ın beş temel direğinden biri olan zekât, hicretin ikinci yılında oruçtan önce farz kılınmıştır.
Sayfa 14 - Zekât ve Öşür RisalesiKitabı okuyor
Hiç bir değişiklik yok.
İbn Teymiyye'nin yaşadığı asırda tasavvuf denilince fena, sekr, cezbe, vecd, vahdet-i vücut, sema, hırka, silsile, tarikat merasimi, tek­ ke adabı ve usulü, türbe ve yatır ziyareti, ermişlerden medet umma, evliyayı Allah katında şefaatçi ve aracı kılma, gayba erenler v.s. gibi hususlar anlaşılıyordu."' İbn Teymiyye "İslam'ın ilk şeklinde yok" diyerek bunları reddeder. Buna karşılık Kur'an ve hadislerde çokça geçen velayet, kulluk, takva, rıza, tevekkül, ihsan, sıdk, salah, muhab­ bet ve ihlas gibi terimlere ağırlık verir. Allah ve resulü ile olmak, on­ları sevmek ve onlar tarafından sevilmek İbn Teymiyye'de tasavvufun alternatifini oluşturur.^
Nagihê!
Me ji serçeşmeê heywan qedehek safî vexwar Nagihê lezzet û zewqa me bi sed cildî kitab içtik ab-ı hayat çeşmesinden bir bardak sâfi Yüz cild kitap, aldığımız bu lezzetle zevke gelmez kâfi
Zaten son derece gelişmiş aklın saf duyguları körelttiği gerçeğine kim karşı çıkabilir ki?
Reklam
Mutluymuş gibi yapmak istiyorum bazen. Belki gerçekten mutlu sandığımız insanların hepsi sadece iyi rol yapma yeteneğine sahip olanlardır.
Sayfa 135 - Destek yayıneviKitabı okuyor
Çan kulesinden yalnız sesler yayılır ama tiyatrodan yayılan aydınlıktır…
Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor.
Bence Emily Brontë'nin manzum oyunlar yazması gerekirdi; yaratıcı dürtüleri tükendiğinde, George Eliot'ın engin zihni tarih ya da biyografi üzerine akıp, oralarda yoğunlaşmalıydı. Buna rağmen, ikisi de roman yazdılar. Üstelik, diye düşündüm, Aşk ve Gurur'u raftan alarak, biraz daha da ileri gidip iyi romanlar yazdıklarını bile
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.