Yazar, kitabın genelinde monolog konuşmalara ağırlık vermiş. Bu da kitabı okurken cümlelerle birlikte olayların da gözümün önünde canlanmasını sağladı. Karakterin yalnızlığı, garibanlığı daha da vurdu yüzüme. Hem aç olup hem de onurlu olmak ne kadar da zor olsa karakterimiz, inandığı değerlerden taviz vermiyor, ahlaki kurallarını çiğnemiyor. Aslında fiziksel açlıktan öte bir şey var metinde. Kendi iç benliğinde sürekli bir kavga var. Açlığın yanında ruhsal bir sorgulama var, sanki kimi zaman zevk duyuyor aç kalmaktan.
Bunun yanı sıra bir miktar para bulabilmek, barınabilmek için aklına gelen her düşünceyle sağa sola koşturuyor. Her şeyin sona erdiğini düşündüğü en kötü zamanda küçücük bir hayale, fikre tutunarak yollar aşıyor, çoğunlukla sonuçsuz kalıyor bu uğraşlar ama en umutsuz olduğu anda bir süreliğine de olsa rahata eriyor. Bir an çok mutluyken biraz sonra mutluluğu kendisine çok gören birisi o, sanki düşünceleri sürekli bir sorgulamaya dönüşüyor.
İsmini çok merak ettim, sonunda bir kimliği olacak illaki sonunda birisi ona ismiyle seslenecek ve ona insan olduğunu, hatırlanmaya ve saygı duyulmaya değer biri olduğunu hissettirmesini istedim.
Bu kitap, sefalet ve açlığın insanın kendine duyduğu saygıyı çiğnetemediğini çünkü yalnız ve çaresiz bir insanın kendinden başka tesellisinin olmadığını anlatır.