Akademik Aklın Eleştirisi kitaplarını, Akademik Aklın Eleştirisi sözleri ve alıntılarını, Akademik Aklın Eleştirisi yazarlarını, Akademik Aklın Eleştirisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Skolastik durum (akademik düzen bunun kurumsallaşmış biçimini temsil eder) oynamak (paizein) ile ciddi olmak (spoudazein) arasındaki yaygın alternatife meydan okuyarak, Platon'un felsefi etkinliği tanımlamak için dediği gibi "ciddi oynayabileceğimiz" (spoudaiôs paizein), oyundaki bahisleri ciddiye alabileceğimiz, sıradan varoluşun pratik işleriyle maddeten ve manen meşgul olan ciddi kimselerin gözardı ettiği sorularla ciddi olarak meşgul olabileceğimiz bir toplumsal yerçekimsizlik anı ve yeridir.
erken kavuşulan bir şöhretin cazibesinin veya entelektüel oyunun kiplerinin ve modellerinin da yattığı konuşma zorunluluğu, cehaletle, kayıtsızlıkla ya da horgörüyle birleştiğinde, her yerde toplumsal dünyadan söz etmeye ama sanki söz etmiyormuş gibi söz etmeye veya aslında onu daha iyi unutmak ve unutturmak için ya da tek kelimeyle onu inkar ederek söz etmeye sevk etmektedir.
Modern" veya "postmodern" filozoflarımızın, onları karşı karşıya getiren çatışmaların ötesinde ortak bir noktaları varsa eğer, o da söylemin gücüne olan aşırı güvenleridir. Akademik bir yorumu siyasi bir eylem olarak veya metin eleştirisini bir direniş başarısı olarak kabul edebilen ve kelimelerin düzenindeki devrimleri şeylerin düzenindeki radikal devrimler olarak yaşayabilen tipik lector yanılsamasıdır.
Skolastik kapanmanın etkileri, ki akademik seçkincilikle ve toplumsal olarak son derece türdeş bir grubun uzun süre aynı yerde birlikte yaşamasıyla ikiye katlanırlar, dünyadan entelektüel-merkezli bir uzaklığı pekiştirmekten başka bir şey yapamaz.
İçimdeki entelektüeli sevmediğim gibi, yazılarımda kulağa entelektüel-karşıtı gelebilecek ne varsa, esas olarak, tüm çabalarıma karşın içimde kalmış olan entelektüelliğe veya entelektüalizme karşıdır; tıpkı tipik bir entelektüel davranışı olarak, özgürlüğümün sınırları olduğunu kabul etmeyi başaramam gibi.
Büyük entelektüel hırslara çoğu zaman eşlik eden buyurgan tezlerin gösterişli savlarına ve, Pascal’ın tabiriyle, ‘şişirilmiş laflar’a hep biraz tahammülsüz olmuşumdur.
Bir entelektüel olarak varoluşumu kendi gözümde haklı çıkarmayı asla başaramadım, felsefi entelektüellik gibi bir statüyle ilişkilendirilebilecek
her şeyi daima düşüncemden kovmaya çalıştım. İçimdeki entelektüeli sevmediğim gibi, yazılarımda kulağa entelektüel-karşıtı gelebilecek ne
varsa, esas olarak, tüm çabalanma karşın içimde kalmış olan entelektüelliğe
veya entelektüalizme karşıdır
❝ "Modern veya "postmodern" filozoflarımızın, onları karşı karşıya getiren çalışmaların ötesinde ortak bir noktaları varsa eğer, o da söylemin gücüne olan aşırı güvenleridir. ❞