Âşık Veysel ŞATIROĞLU, Sivas toprağının en coşkun şairlerinden biri.
O, bir Sivas türküsü gibi, yüzde yüz yerli zevkimizin ve milli duygularımızın yeni bir ifadesi olarak dikkatimizi çekiyor.
20. Yüzyıl Halk Şiirimizde, şüphesiz O’nun ayrı bir önemi ve aydınlığı var. Veysel, daha yedi yaşında iken gözlerini kaybettiği halde, şiirleri ve iç dünyasıyla, insanı şaşırtacak kadar renkli bir şair. O, eli kalem tutmadığı, gözü bir tek harf görmediği halde, şi irleri ve türküleriyle, bütün kalem erbabımızın dikkatini çeken ârif âşıklarımızdandır.
"Ana dilimize ve millî birliğimize yaptığı hizmetlerden dolayı” Türkiye Büyük Millet Mecllsi’nin maaş bağladığı ilk şairimiz O’dur. Gerçekten de Âşık Veysel, Türkçemizin sütünü sağan şairlerimizdendir.
Türkiye’de bir halk şairi olarak, galiba ilk defa O’nun evi, dev let eliyle müze haline getirildi.
Son yolculuğuna sazıyla ve sözüyle çıkarılan ve mezara sa zıyla birlikte indirilen ilk şairimiz de O’dur.
Büyük vatanperverliğini ve bütün mukaddeslerimize olan sarsılmaz bağlılığını dikkate alan milletimiz, 19. ve 20. yüzyıl halk şairleri arasında, ilk defa O’nun heykelini Gülhane Parkına oturttu.
Yavuz Bülent BÂKİLER, Âşık Veysel’i yakından tanıyan, se ven ve sevdiren bir yürekle, size yeni bir inceleme sunuyor. Bu incelemeyi, rahat bir gönülle severek okuyacaksınız. Çünkü Vey sel diliyle, gönlüyle, fikriyle kendisini sevdiren, kabul ettiren bir saz ve söz sultanimizdir.