Reisin fantezili dünyası beni benden alıyor her seferinde.
Karmaşık bir olay örgümüz var, fakir ama genç ve gururlu bir kızımız var ve 40'lı yaşlarında zengin ve kendini sarsmış karakterlerimizin aşkı var. Özgüveni sarsılan şef, servetine güvenerek 16 yaşındaki kıza evlenme teklif etti. Tabii kız genç ve fakirdi ve diğer azgın amcalarımız da ona sarmaya başladı. Kız şisko ile şef arasında seçim yapmak zorunda kalanınca şefin egosu daha da sarsılır. Benimle o şişman adam arasında seçim mı yapıyor?Tabiki ben aşko ben zengin ve eğtimliyim secim bile olamam. Bunu düşünürken balon gibi şişen reisin teklifine evet cevabı gelirken şisko amcamızda stresden yağlari eritmekle meşgül. Reisimiz kizi beladan kötü ailesinden kurtarmakla övünürken kizimizin da onu övmesini bekleme hayalleri siyah poşete gidiyor, kızımız kendi dünyasında dolaşıyor, bu sırada reis yarım sayfayı kendisini övmeye ayırıyor ve her iltifattan sonra sonunda okuyucuya, Ben kendimi övmüyorum, Yani ben övüyorum da yetmiyor sende katıl bana der gibi takılıyor sonuçta Küçük bir kızı yoksulluktan kurtardım ve 16 yaşında onunla evlendim. "Benimle gurur duymalısın". Kızımız da kafası güzelleşiyor heralde "Güle güle dostum" deyip intihar etti, bu durum karşışında reisin cevabı "Nasl ölürsün ölmemen lazım dady evde yalnız mı kaldı" gibi sistemlerle takılırken kitap END oluyor.