49.Orhan Kemal roman ödülünü alan "Bir Dava" Ayhan Geçgin'den okuduğum ikinci eser. Her ikisini de peş peşe okumak onu değerlendirmek bakımından çok iyi oldu. Her ikisini de çok beğendim.
Bu kitapla devletin yargı sistemi üzerine derin düşüncelere kapılıyor ve devlet yapılanması üzerine insan sorgularken buluyor kendini. Ana karakterimiz babasının tutuklama haberini annesinden alınca kendini memleketine atar. Ailesinin yanında yer alır ama hep nerede olması gerektiğini sorgular roman boyunca. Tabiri caizse yere göğe sığamaz.
Romanda irdelenen dönemin hukuk sisteminin yanlışlıkları, hiçbir suç ortada yokken ihtimale dayanan tutuklamalar yakın Türkiye sorunsalına işaret ediyor. Balyoz davası çıkış noktası. Yıllarını orduya vermiş emekli deniz kuvvetleri komutanı sabaha karşı darbe girişimine teşebbüs suçlamasıyla tutuklanır. Oysa ortada suç teşkil edecek kanıt da yoktur, suç da. Her şey böyle başlar.
"İnsanlarsa ne diyeceğini bilemiyor. Kimi öfkeli birkaç söz söylüyor, kimi teselli sözcükleri mırıldanıyor. Burası hasta evi değil, ölü evi değil, doğal felaketin başlarına geldiği insanların evi de değil. Burası olsa olsa başlarına ne geldiğini anlamayan insanların evi olabilir. "s. 28
Eserde kahramanımız davalının Amerika'dan gelen kızı. Onun gözüyle ilerliyoruz roman boyunca. Kahramanımız sürekli adaleti, hukuku sorgular ve başına gelenlere inanamaz. Bir ailenin nasıl yara aldığı da yavaş yavaş çöküşe gittiği de muazzam anlatılmış. Sürekli yitirilen umutlar...
" Ordu denince darbe ne yazık ki zaten herkesin aklına gelen bir şey. Geçmişte darbelere bulaşmış bir ordumuz var. İşte dava da bana kalırsa gücünü buradan alıyor. Bu kanıdan. Bu dava deliller üzerine değil, bu kanı üzerine inşa ediliyor. "s. 57
Toplumsal gerçeklikler de göz önüne seriliyor. Bu anlamda yazarımız yine cesur davranmış.
Eserde yer yer Franz Kafka'nın romanı da aklıma geldi. Sanırım okuyan herkes aynı şeyi düşünmüştür. Orada da" Dava’nın kahramanı K. tutuklandığını öğrenir. Başlangıçta tutuklanma nedenini merak etse de bunu da anlamsız bulur. Ancak tüm yaşamı da davasına odaklanır. Her şey alt üst olur.
"Devlet şiddetinin tüm çıplaklığıyla damgaladığı bedenler, hapiste çürüyenler, evi ocağı başına yıkılanlar, yeri yurdundan sürülenler, mezarsız ölüler, çocuklarının kemiklerini hâlâ arayan anneler, bir kara delik gibi ne konuşmaya ne susmaya izin veren tüm korkunç hikayeler. "s. 61
"İlahi adalet değil, insan adaleti. Adalet ancak insan adaleti söz konusuysa adalet olabilir. "s. 128
"Yalnız ben değil sanki herkes, hepimiz sürgün edilmişiz, bir yabana atılmışız, atıldığımız yabansa işte bu dünya, yabana dönüşmüş dünya. "s. 132