Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bütün Şiirleri I

Oktay Rifat

Bütün Şiirleri I Hakkında

Bütün Şiirleri I konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

"Aziz muhibbim Oktay, yakası açılmamış bir nazımdan ve hiç işitilmemiş dilden şiirleri aldım (...) Bu şiirler çok yeni bir nağme oldukları için şimdi turfanda zevkine sahip olanlarca seviliyor. Zaten görüldüğü gibi sevenlerin sayısı günden güne artar, hiç şiirden anlamayanlar ise hiçbir zaman anlamaz, o nev'i karilere ise zaten ihtiyaç yoktur." (Yahya Kemal Beyatlı, Oktay Rifat'a mektubundan) "Oktay Rifat'ta şiirsel konjonktür büyük inip çıkmalar gösteriyor. Her değişiş bir öncekinin bazı yönlerden tam tersiymiş izlenimini uyandırıyor okurda. Yalnız bunların kimlik değiştirmeyle ilgisi yok (...) başta yadırgansa da, birbirinin tersi olarak belirmiş dönemler ve bu dönemlerin ürünleri birbirine bağlanıyor; eklem yerleri o ters çıkış noktaları olmak üzere." (Cemal Süreya) "Oktay Rifat'ın imgeleri, başka bir şeyin, inanılmayı bekleyen daha yüksek bir varlık alanının simgesi değildir; sadece kendilerinin, ama bir yokluk olarak kendilerinin simgesidirler, kendi yokluklarının eğretilemesidirler. Ve kendi yarattıkları yanılsamayı kırarken, bu yanılsamanın çevresinde oluşan tutucu denklemi de askıya alırlar." (Orhan Koçak) "Oktay Rifat, Elleri Var Özgürlüğün'den son kitabı Koca Bir Yaz'a kadar yazdığı şiirlerde hayatı bütünselliği ve olanca ayrıntı zenginliğiyle yansıtabileceği yüksek bir üslup yarattı. Bu son döneminde Oktay Rifat ufkun ötesine bakarak var olmanın gizlerini okuruyla paylaşan cömert bir bilge gibidir. Adalet, özgürlük, zamanın geçişi onun hâlâ önem verdiği temalardır. Ama ilk şiirlerinin delifişek neşesi yerini filozofça bir gülümseyişe bırakmıştır." (Cevat Çapan) "Yaşamda en önemli şey 'essah' olmaktı onun için. Duyguda, sözde, davranışta gerçekten yana olmak, yalan söylememek, en büyük, belki de tek erdemdi. Nasıl insan yalan söylememeliyse, şiir de, sanat yapıtı da söylememeliydi. Bir onur ve varoluş sorunuydu bu." (Samih Rifat) "Kendiliğinden yazı'nın rastlantı ile kotardığı işbirliğinin, ana özelliği korunarak denetlenebileceğini, kısacası ultra-modern bir yazı tekniğinin klasik bir ritme uyabileceğini kanıtladı Oktay Rifat'ın şiiri; öyle sanıyorum ki bir tek Rilke'de ve belli ölçüde de Aragon'da görebildiğimiz bir ustalıktır bu, biraz da yaşlılık döneminde Montale'de. (...) Tıkızlaşan imge düzenini ve sıkışan yazıyı hepten akışkanlaştırdı Oktay Rifat şiiri."
Tahmini Okuma Süresi: 17 sa. 19 dk.Sayfa Sayısı: 611Basım Tarihi: Şubat 2018İlk Yayın Tarihi: Ekim 1984Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
ISBN: 9789750812958Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 50.2
Erkek% 49.8
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Oktay Rifat
Oktay RifatYazar · 38 kitap
Oktay Rifat (d. 10 Haziran 1914, Trabzon - ö. 18 Nisan 1988, İstanbul), Türk şair, oyun yazarı ve romancı. Türk Şiiri'nin en büyük isimlerinden birisi kabul edilir. Orhan Veli ve Melih Cevdet'le birlikte Garip Akımı'nın kurucularındandır. 1955 yılından itibaren İkinci Yeni adlı şiir akımına yönlenmiştir. Şiir dışında roman ve oyun türlerinde de çok başarılı eserler vermiştir. Yaşamı 10 Haziran 1914'de Trabzon'da doğdu. Babası, o doğduğu sırada Trabzon valisi olan şair ve dilbilimci Samih Rıfat, annesi Hasan Enver Paşa'nın kızı Münevver Hanım'dır. Pek çok sanatçı ve yazar içeren bir ailede yetişti. Büyük dedesi Macar Hurşid Bey, hem Türk hem batı müziği konusunda donanımlı bestekardı; dedesi Albay Hasan Rıfat Bey şiir ilgilenirdi amcası Ali Rıfat Bey değerli bir udî ve besteci, annesinin teyzesinin oğlu Ali Fuat Bey cumhuriyet devrinin ünlü asker ve siyaset adamı, teyzesi Celile Hanım bir ressam, teyzesi Celile Hanım'ın oğlu Nazım Hikmet ünlü bir şairdir. Ortaöğrenimini 1925-1932 yıllarında Ankara Erkek Lisesi'nde yaptı. Bu okulda ünlü şair Ahmet Hamdi Tanpınar'ın öğrencisi oldu, ilk şiirlerini kaleme aldı ve ileride birlikte Garip Akımını kuracağı arkadaşları Melih Cevdet ve Orhan Veli ile tanıştı. Üç arkadaş, okul bünyesinde 'Sesimiz' adlı dergiyi çıkararak şiirlerini yayımladılar. 1932-1936 yılları arasında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne yüksek öğrenim gördü. Edebiyata olan ilgisi ve yazma tutkusu yükseköğrenimi sırasında da devam etti. Mezun olduğu yıl, arkadaşları Melih Cevdet ve Orhan Veli ile birlikte geliştirdikleri yeni bir yazın tekniği ile kaleme aldığı şiirleri Varlık Dergisi'nde yayımlanmaya başladı. 1937 yılında Devlet sınavını kazanarak Maliye Bakanlığı hesabına Siyasal Bilgiler öğrenimi görmek üzere Paris'e gönderildi. Paris'te bulunduğu dönemde yalım bir söylemi ve bağımsız düşünceleri savunan Fransız şiirini kendisine yakın buldu ve ondan ilham aldı. Üç yıl sonra II. Dünya Savaşı nedeniyle, orada yaptığı doktora çalışmasını tamamlayamadan 1940 yılında Türkiye'ye döndü. Paris'ten döndükten sonra bir süre Maliye Bakanlığı'nda , daha sonra Matbuat Umum Müdürlüğü (Basın Yayın Genel Müdürlüğü)'nde çalıştı. Ardından Ankara'da serbest avukatlık yaparak yaptı. Bu arada 1941 yılında Orhan Veli ve Oktay Rıfat ile edebiyat dünyasında büyük tartışmalara sebep veren 'Garip' adlı şiir kitabını yayımladı. Şiirlerini "Yaşayıp Ölmek, Aşk ve Avarelik Üstüne Şiirler"(1945), "Güzelleme"(1945) ve "Aşağı Yukarı"(1952) adlı şiir kitaplarının yanısıra "Aile" (1947), Orhan Veli tarafından çıkarılan "Yaprak (1949-1950) ve "Yeditepe" (1951-1957) gibi dergilerde yayımlamayı sürdürdü. 1954 yılında yayımladığı "Karga ve Tilki" adlı şiir kitabıyla, Yeditepe Şiir Armağanı'nı kazandı. 1955 yılında İstanbul'a yerleşerek avukatlığını sürdürdü. Aynı yıl yayımladığı "Perçemli Sokak" adlı şiir kitabının önsözü tartışmalara neden oldu. Bu kitap ile İkinci Yeni adı verilen şiir anlayışına yöneldi. 1958 yılında "Aşık Merdiveni" adlı şiir kitabını yayımladı. 1961 yılından itibaren avukatlık mesleğini Devlet Demir Yolları'nda sürdürdü ve 1973 yılında emekli olana dek bu kurumda çalıştı. 1960'lı yılların başında Latin ve Yunan ozanların mitoloji kitaplarının Türkçe çevirilerini yaptı. 1969 yılında yayımladığı "Şiirler" adlı kitabıyla Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü'nü aldı. Bu tarihten sonra tiyatro ve roman çalışmalarına ağırlık verdi. "Oyun İçinde Oyun", "Zabit Fatma'nın Kuzusu", "Atlar ve Filler", "Yağmur Sıkıntısı","Kadınlar Arasında", "Birtakım İnsanlar" ve "Çil Horoz" adlı oyunları kaleme aldı ve her biri sahnelendi. Arkadaşı Melih Cevdet ile "Kıskançlar" adlı oyunu kaleme aldı. 1976'da ilk romanın "Bir Kadının Penceresi'nden" yayımlandı. 1980'de "Danaburnu" kitabıyla Madaralı Roman Ödülü'nü kazandı. Aynı yıl "Bir Cigara İçimi" adlı şiiri Sedat Simavi Vakfı Ödülü'nü, 1984 yılında "Dilsiz ve Çıplak" kitabıyla Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü aldı. Fransızca çevirmeni Sabiha Rıfat ile evli olan Oktay Rıfat, yazar, çevirmen ve şair Samih Rıfat'ın babasıdır. Son günlerine dek eser vermeyi sürdüren sanatçı, "Yağmur Sıkıntısı" adlı oyununu tamamladıktan sonra 1988 yılında İstanbul'da hayatını kaybetti. Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.