Aşkı renkler ile anlatmayı seven Gül İrepoğlu, bu kez Osmanlı hareminde yaşanan imkânsız bir aşkı ele alıyor. Yine bütün renkleriyle birlikte.
Sultan 1. Abdülhamid'e, Âşkıdil(Gönlün Aşkı) adını verdiği cariyesinin aşkını...
Sultan'ın cariyesine gönlünü kaptıran bir harem ağasının aşkını...
Ve bu aşkın şahidi "Efşan bahçeleri"ni...
Efşan, aslında "belli etme, ifşa etme" anlamına geliyor. Sanatsal anlamı ise, günümüze uyarlarsak "tasarım" demek. (Tabi, benim varsayımıma göre)
Cariye Âşkıdil, tasarladığı "mini" bahçelerle hünkâra olan aşkını anlatmak istiyor.
"Aşk bu küçük bahçeyi bu kadar güzelleştirirse, bir kalbe kimbilir neler yapar?" dercesine...
Gül İrepoğlu, zaten okumaktan hoşlandığım, üslubuna alışkın olduğum bir yazar ve dahası sanat tarihi konusunda küçümsenmeyecek bilgi birikimine sahip bir akademisyen. Bu nedenle kitap, çabucak bitti.