Epistemolojik Açıdan İman
Hanifi ÖzcanEpistemolojik Açıdan İman Gönderileri
Epistemolojik Açıdan İman kitaplarını, Epistemolojik Açıdan İman sözleri ve alıntılarını, Epistemolojik Açıdan İman yazarlarını, Epistemolojik Açıdan İman yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İman ne sadece duygudan, ne iradeden, ne fiilden ve ne herhangi bir şeyden ibarettir; bilakis o, onların hepsinin toplamıdır. Bu da, bu unsurlardan herhangi birinin eksik olması halinde, iman ilişkisinin mükemmelce kurulmadığını, yani onun, tam şartlarını taşıyan bir iman olmadığı anlamına gelir.
Sayfa 22Kitabı okuyor
İman ne sadece duygudan ne iradeden ne fiilden ve ne de başka herhangi bir şeyden ibarettir; bilakis o, onların hepsinin bir toplamıdır.
Sayfa 22Kitabı okudu
Bilgi ile inanç birbirine zıt olunca, biri varsa diğeri yok olmak zorundadır. Yani insan bildiği birşeye aynı anda inanamaz; ya bilir, ya inanır; birisi varsa diğeri yok demektir. Bilgi, kesin olma durumunu; inanç ise maksimum seviyedeki "emin oluş"u dışta tutmayı ifade eder.
Sayfa 74Kitabı okudu
Bir şeye zihninde yer vermek, o şeye, zihninde hiçbir yer vermemekten daha yakın olmayı gerektirir.
Sayfa 24
Bilenin bilecek durumda, ya da bilinenin bilinecek durumda olmaması onun var olmadığı anlamına gelmez.
Aklını kullanacak yaşa gelen, onu kullanarak teemmül ve tefekkür etmek isteyen bir insan pekâlâ "biliyorum ki, Tanrı vardır" diyebilir; buna aklen gücü yeterlidir; fakat "Tanrı'yı ( O'nun zatını) biliyorum" diyemez... Bir şeyin "bizzat kendisini bilmek " ayrı şeydir, "onun var olduğunu bilmek " ayrı şeydir. Yani O'nun "hakkındaki bilgi" ile "Kendisini bilme"yi birbirine karıştırmamak gerekir.
Sayfa 108
İnsan aklının gücü sınırlı olduğu için, bizzat bilemediği birçok şeyin varlığını kabul etmek zorundadır. Çünkü ya "bilen"in (süjenin) bilecek durumda, ya da "bilinen"in (objenin) bilinecek durumda olmaması onun var olmadığı anlamına gelmez.
Sayfa 108
İnsan toplumsal bir varlıktır, dolayısıyla hiçbir zaman toplum içinde yaşamayan bir insanın inanan olması mümkün değildir. Bir insanın inanan olabilmesi ve bir imana sahip olabilmesi için her şeyden önce bir dil'e, dolayısıyla bir kültüre sahip olması gerekir.
Sayfa 31
Bir dile yani çeşitli kavramlara sahip olmayan bir kimsenin düşünmesi ve inanması mümkün değildir.
"Eğer iman objesinin hakikati bu dünyada bilinebilseydi, o zaman, tek bir hakikat olacağı için, farklı dinlerden söz edilemeyeceği gibi, bizzat imanın imkanından da söz edilemezdi. İman objesinin bu esnekliği, her dine kendi inanç sisteminin doğruluğunu iddia etme ve bu yolda çeşitli deliller geliştirme imkanını vermekte ve insan zihnini de donmuşluktan kurtardığı gibi, "ahlakı" da mümkün kılmaktadır."