Vampir sevgim Edward Cullen ile başlar, zaten ondan sonra yeni yazarlardan onun kadar çekici bir vampir yazan çıkmadı bana göre. Bu kitabın da aynı şekilde, ilgi çekici ve akıcı olduğunu söyleyebilirim ancak fazla beklenti ile başlanmaması gerektiğini belirtmem gerek. Bilirsiniz, bundan yıllar öncesinde Alacakaranlık çılgınlığı ile bu türde pek çok kitap çıkmış ve belki de benim gibi, pek çok insanı vampirlerden, kandan, karanlık yaratıklarla dolu dünyalardan bezdirmişti ancak bu kitapta insanı kendine çeken, bağlayan ve kendini okutan bir şeyler vardı. Klasik ögeler elbette mevcuttu ancak bunlar beni çok rahatsız etmedi. Kitabın ilk 100 küsur sayfasında pek olay yaşanmadığı için sıkılmaya başlamıştım ancak tam o sırada, yazarın yaptığı ters köşeyle başından beri beklediğim bir olayın çok farklı bir şekilde gerçekleştiğini gördüm. Başlarda buna dair ipucu vermemesi beni bu kadar şaşırtmasının en büyük nedeni. O olaydan sonrası çorap söküğü gibi geldi ve ben sürünerek okuduğum o ilk sayfalara rağmen kitabın kalanını büyük bir hızla bitirdim. Yalnızca kadın karakter Bianca ve erkek karakter Lucas değil, pek çok karakter sevgimi kazanmayı başardı. Şaşırtıcı olaylar devam etti ve en sonunda, dramatik bir kapanışla Sonsuz Gece benim sevdiğim fantastik kitaplardan biri halini aldı.
Herkesin beğeneceğini söyleyemem, klişe bulanlar elbette olacaktır ancak bu türü sevenlerin keyifli vakit geçirmesini sağlayacaktır.