Stephen King / Göz
Önce kitabını okudum, arkasından filmini izledim. Yazara şöhret yolunu açan ilk kitabıymış #Göz . Hiç şaşırmadım. Çok etkileyiciydi. Filmlerinin birçoğunu defalarca izledim ama kitaplarıyla yeni yeni tanışıyorum. Benim önceden okuduğum Sis, Hayvan Mezarlığı ya da Uykusuzluk gibi değildi. Tabi ki gerildiğiniz ve kanınızın donduğunu hissettiğiniz bir kitap ama korku unsuru diğerlerine nazaran daha hafifti bence. Şunu da söylemeliyim ki, farkındalık yarattığı konular ve verdiği mesajlar muhteşemdi.
Carrie korkunç koşullar altında dünyaya gelmiş. Babası o doğmadan öldüğü için annesi Margaret ile birlikte yaşıyorlar. Ne anne ama! Resmen klinik vakaydı bence. Aşırı uç noktalardaki dini inanışları yüzünden kızına nefes aldırmayan, her şeyi günah olarak gören bir kadın. Carrie’nin telekinetik bir gücü var. Bu gücünü küçük bir kızken duyduğu suçluluk duygusundan dolayı ruhsal zorlanma yaşarken bir kere kullanmış. Sonuçları okuyanları çok şaşırtacak. Annesi yüzünden güvensiz, silik bir kişilikken buna bir de uzun kıyafetleri ve bakımsızlığı eklenince herkes tarafından dalga geçilen ve eşek şakalarına maruz kalan biri olmuş. Birgün okulda yaşadığı bir olay sonrası korkusu ve aşağılanmalarından dolayı ikinci kez gücü kendini göstermiştir. Bu gücü zaman içinde nasıl kullanacağını farketmiş ve bu ona güven vermiştir. Ta ki okulun balo gecesine kadar. Bu öyle bir geceydi ki asla unutulmayacak ve yaşanılan olaylar hep hatırlanacaktı. Soluksuz okunacak ve akıllardan çıkmayacak bir kitap.
Keyifli okumalar…