İslami öğretilere, imana, dini görevlerin yerine getirilmesine, mini öykülerde yer verilmeye çalışılan kitabın 2002 baskısına denk geldim ve okudum. Çalışılmış dedim çünkü iyi niyetlerle yola çıkılmış olan kitapta fazlasıyla önyargı/ yargı ve aşağılayıcı bir tutum var, bu öğretileri vermek için yanlış bir yol izlendiğini düşünüyorum. Bilhassa kadına karşı küçük gören tavırlar; Gıybet ve Bebek Yalnızlığı öykülerinde dikkat çekiyor. Çalışan, üreten, tesettürlü olsun olmasın hikayelerdeki kadın figürler yargılanıyor ve ötekileştiriliyor.
Kitabın sonunda yazarla yapılan röportajı okuduğumuzda kendi ifadelerinde yer alan Dolmuş ve Ağanın Yeri adlı hikayelerini pek beğendiğini ifade ettiğini görüyoruz. Bu hikayelere baktığımızda ikisi de yazarın başından geçmiş fakat sonunu bilmediğinden kendi adaletince kaleme aldığı hikayeler. Birinde haksızlık eden genç bir topluluğu trafik kazasına kurban veriyor, diğerinde beklediği yardımı göremediği bir iş insanının ölüm haberini veriyor. Bu iki hikayeden de çok hoşlandığını belirtiyor.
İyiliğe, güzelliğe yönlendirmeyi amaçlayan bir kitap için fazlasıyla nefret söylemi ve yargı var. Hayatın içinden ismi de gayet doğru çünkü ne yazık ki böyle insanlar hayatın içinde bolca var.