Hint Masalları sözleri ve alıntılarını, Hint Masalları kitap alıntılarını, Hint Masalları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sen bir ifrit olarak doğmuşsun. Zalimsin, kan emip et yiyorsun çünkü önceki hayatlarında kötü şeyler yapmışsın. Kötülüğe devam edersen, karanlıktan karanlığa gideceksin.
Köyün birinde Harisarman adında bir Brahma rahibi yaşıyordu. Yoksul ve aptal bir adamdı, işsiz güçsüzdü. Bir sürü de çocuğu vardı. Bu hâlini görünce belki de önceki ha- yatındaki kötülüklerinin cezasını çekiyor diye düşünüyor- du insan. Ailesiyle birlikte sokaklarda dilenirdi. Nihayet bir şehre ulaştı. Burada Suthuladatta adlı zengin bir adamın hiz- metine girdi. Oğulları, Suthuladatta’nın ineklerine çobanlık edip malını mülkünü koruyor, karısı da hizmetçilik yapıyor- du. Harisarman ise yine bu zengin adamın evinin yakınında yaşıyor ve ona hizmet ediyordu. Bir gün Suthuladatta’nın kızı evlendiği için büyük bir ziyafet düzenlendi. Gelin ile da- madın dostları ve şenlikçiler bu eğlenceye katıldılar. Hari- sarman, efendisinin evinde kendisinin ve ailesinin tereyağı, et ve daha birçok lezzetli yiyeceklerle karnını doyuracağını umuyordu. O böylece ziyafet çekmeyi beklerken, hiç kimse Harisarman’ı düşünmemişti bile.
Harisarman, yiyecek bir şey verilmediği için çok sıkın- tılıydı. Gece olunca karısına şöyle dedi: “Yoksul ve aptal ol- duğum için burada böyle saygısızca muamele görüyorum. Bu yüzden, sanki büyü gücüne sahipmişim gibi yapacağım. Böylece şu Suthuladatta bana saygı göstermeye başlayabi- lir. İlk fırsatta, büyü bildiğimi anlatacağım ona.” Karısına bu sözleri söyleyip mesele üzerinde biraz kafa yorduktan sonra herkes uyurken Suthuladatta’nın evinden, efendisinin damadının bindiği atı kaçırdı. Hayvanı uzaklarda bir yere sakladı. Sabah olunca damat ve arkadaşları ne kadar arasa da atı bulamadılar. Suthuladatta bu talihsiz olay yüzünden çok sıkılmıştı ve atı çalanları aramakla uğraşıyordu. İşte bu
97
Bir zamanlar Svabhavakripana adında bir Brahma rahibi yaşardı. İsmi, “doğuştan cimri” anlamına geliyordu. Dilene- rek büyük miktarda pirinç toplamayı başarmıştı ve bunla- rı yiyip bitirdikten sonra kalanını bir çanağa doldurmuştu. Çanağı duvardaki bir çiviye takmış, kanepesini de tam al- tına yerleştirmişti. Bütün gece dikkatle çanağı seyrederek
Evvel zaman içinde Bodisat, bir nilüfer göletinin kena- rında yetişmiş bir ağacın koruyucusu olarak bir ormanda dünyaya gelmişti.
O zamanlar, kuraklık mevsiminde malum göletin suyu çekilirdi. Bu küçük gölette bir sürü balık yaşardı. Bir turna ise bu balıklara dikmişti gözünü:
“Şu balıkları bir şekilde oyuna getirip avlamalıyım.”
Turna, suyun
Bir zamanlar Bodhisatta, Himavanta bölgesinde beyaz bir turna olarak dünyaya gelmişti. Brahmadatta, o sıralarda Benares bölgesini yönetmekteydi. Kaza bu ya, aslanın biri et yerken boğazına kemik takılıverdi. Boğazı şişti, yemek yiye- mez hâle geldi. Canı çok yanıyordu. Bir ağaca tünemiş ye- mek ararken, aslanın hâlini gören turna sordu: “Neyin
Ülkenin birinde bir Raja yaşardı. Tek evladı olan oğlu, her gün avlanmaya giderdi. Bir gün annesi Rani dedi ki: “Bu üç tarafta dilediğin gibi avlanabilirsin ama şu dördüncü tarafa sakın gitme.” Kadın böyle bir uyarıda bulundu çün- kü dördüncü tarafa gittiği takdirde oğlunun güzel Prenses Labam’ın varlığından haberdar olacağını, sonra da Prenses’i
Evvel zaman içinde mini mini bir Kuzucuk yaşardı. Sar- sak bacakları üzerinde hoplayıp zıplar, çok eğlenirdi.
Bir gün büyükannesini ziyaret etmek için yola çıktı. Bü- yükannesinin vereceği güzel şeyleri düşünerek neşeyle zıp- lıyordu. Bir de ne görsün? Karşısına kocaman bir çakal çık- tı. Bu leziz et parçasına bakıp dedi ki: “Kuzucuk! Kuzucuk!