İki Şehrin Hikayesi'ni tüm zamanların en çok satan eseri yapan sanırım Charles Dickens'ın bir devri anlatırken ki tarafsızlığı.. O, ne ezilen halkın ne ezen soylunun yanında (tabi roller fırsat buldukça değişiyor, her insanoğlu bir zulmeden haline gelebiliyor) Gerekçe ne olursa olsun; intikam, kin ve öfkenin insanın nasıl gözünü döndürüp acımasızlaştırdığını, ister yüzlerce yıl öncesi ister günümüzde, görüyoruz. Kötülüğe kötülükle karşılık vermek hangi dönemde neye çözüm olmuş ki.. Keşke az da olsa vahşi doğamız evrilebilse... Diğer yandan Eserde dostluk, sadakat, aşk, fedakarlık gibi bu vahşi tarafımıza zıt, erdemli yanlar vurgulanarak denge sağlanmış..
#alinti
"Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu…
"Bir gün yorgun bedenlerin dinlendiği yerde yeniden buluşacağız."
''Ne çok insan ve ne büyük ıssızlık!''
"Yanlış yaşanmış hayatın kıymetiharbiyesi yoktur ve hayat her türlü çabaya değer. Yoksa yan gelip yatar, ölmeyi beklerdik."
"Eğer bu dünyada sevgi denen bir şey varsa, ben onu seviyorum."