8.5/10
61 Kişi
273
Okunma
50
Beğeni
11,1bin
Görüntülenme
Kitabın Konusu:
107 sayfa · İlk Yayın Tarihi: Aralık 1874
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

96 syf.
5/10 puan verdi
·
5 günde okudu
İmparator Ferdinand, Kanije Kalesi'ndeki İslam askerlerini kastederek: "Ben hayatımda böyle asker görmedim. Kendilerine ne söylersek derhal ve hemen karşıdan bize kılıçlarını gösteriyorlar. Ne ölümden korkuyorlar ve ne de her hangi bir şeyden çekiniyorlar!" diyerek üzüntü ve kızgınlığından ağlamaya başladı. Biz o nesl-i kerim-ı dude-i Osmaniyanız kim Muhamerdir serapa mayemiz hun-ı hamiyetten Biz o Osmanlı soyunun yüce ocağındanız Baştan ayağa mayamız hamiyet kanıyla mayalanmıştır.
Kanije
KanijeNamık Kemal · Parıltı Yayıncılık · 1993273 okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
Türk tarihinin önemli savunmalarından biri olan Kanije Kalesi savunması, roman tadında olduğu gibi aktarılmış. Türk zekâsı ve özellikle Tiryaki Hasan Paşa'nın savunma sırasında geliştirdiği taktikler ciddi anlamda etkileyici. Bendeki kitap Namık Kemal'in yazdığı gibi basılmış. Kitabın çoğu eski türkçenin yer aldığı kelime ve cümlelerden oluşuyor. Her sayfanın bitiminde o sayfadaki eski türkçe kelimelerinin günümüzdeki karşılığı verilmiş. Ancak bu da bir cümleyi iki kez okumak anlamına geliyor. Okumayı düşünürseniz orjinalin aynısını almayabilirsiniz. Okurken biraz yorucu olabiliyor.
Kanije Muhasarası
Kanije MuhasarasıNamık Kemal · Babıali Kültür Yayıncılığı · 2016273 okunma
120 syf.
9/10 puan verdi
Tanzimat Dönemi tarihçiliği bakımından güzel bir eser.Namık Kemal'in tarih alanında yaptığı büyük çalışmalar takdire şayandır. 17.Yüzyılda Osmanlının askerî durumunu Kanije ve Tiryaki Hasan Paşa üzerinden iyi bir şekilde özetliyor.
Kanije Muhasarası
Kanije MuhasarasıNamık Kemal · Babıali Kültür Yayıncılığı · 2016273 okunma
96 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Evvela Namık kemalden bahsedilmeli.İttihatçılar aslında iki kategoriye ayrılmalı.Ya da Namık Kemal zamanındaki adıyla Genç Osmanlılar.Birinci grup vatansever ama kandırılmış cins kafalı gençler Namık Kemal bu gruptadır.Bu kimseler iyi niyetli ve vatansever adamlardır Allah hatalarını affetsin diğerleri ise kötü niyetli mason taifesi.Şinasi,Cemal Paşa,Talat paşa gibi adamlar.Ama Namık Kemal ve eserleri onun vatanperver olduğuna şahittir Sultan Hamidde bunu anlamış ki sürgündeyken kendisine maaş bağlamıştır. Esere gelince 1.Osmanlı Devletinde zayıflama emarelerinin aktarıldığı görülür.Askeri olarak ordu zayıfladığı gibi liyakatsiz şahıslar devlet kademesinde vazifeye mazhar olmaktadır. 2.Milletimiz başa bağlıdır.Baştaki adam sağlamsa ve teşkilatı sağlam kurmuşsa bu bütün işlere aksetmektedir.Bu ordu da daha barizdir.Eserde de Tiryaki Hasan Paşanın şahsiyetinde bu anlaşılmaktadır.10 bin kişilik askerleriyle 550 bin kişiye karşı Kanije kalesini Masum savunduğu anlatılmıştır.Ayrıca hilenin de harbde ne kadar mühim olduğunu ihtiyar gazi güzel bir şekilde göstermiştir.Eserin sonundaki kısım ise Osmanlının halini ibretli bir şekilde özetler mahiyettedir.
Kanije
KanijeNamık Kemal · Parıltı Yayıncılık · 1993273 okunma
Namık Kemal-Kanije
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
Eser, Tiryaki Hasan Paşa ve silâh arkadaşlarının mücadelesini destansı bir üslupla anlatıyor. Kalenin savunulmasında cesaret gösteren kahramanları ve kahramanlıklarını, nelerle mücedele verildiğini, çekilen sıkıntıları ve bir çok meseleyi ele almış. Tarih bilincinin oluşması ve ecdada saygı gösterilmesine katkıda bulunmuş. Şahsen okurken sahneler gözümün önünde canlandı. Kısa, öz ve öğretici bir eser.
Kanije
KanijeNamık Kemal · Kent-A Yayıncılık · 2012273 okunma
120 syf.
9/10 puan verdi
Şair faizi'nin rahmetli Tiryaki Hasan Paşa hakkında söylemiş oldugu sözlere o fazlasıyla layıktır.Hasan paşa şimdiki gibi savaş sanatının fazla ilerlemediği bir zamanda göstermiş oldugu bunca askeri incelikler ve savaş oyunlarının bizzat kendi deneyimleriyle bulmuş ve kazanmış oldugu zafere dünya askerlik tarihinin en şanlı kumandanlarından olmak hakkını kazanmıştır.Tarihin sadece tarih sayfasında yazanlarda ibaret olmadıgının zaferlerin ne fedakarlık ve ne zorluklar içinde kazanıldıgının anlatıldıgı harika bir eser olmuş süper...
Kanije Muhasarası
Kanije MuhasarasıNamık Kemal · Babıali Kültür Yayıncılığı · 2016273 okunma
96 syf.
6/10 puan verdi
Kanije kalesi kuşatmasını epik bir dille anlatıyor. Milli duyguları uyandırma amaçlı yazılmış bir eser. Anlatımını beğendim. Bu tür eserler de tarzım değildir ama tarihi taraflı olarak okuyup milliyetçi duygularını kabartma isteyenler tercih edebilir.
Kanije
KanijeNamık Kemal · Parıltı Yayıncılık · 1993273 okunma
120 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Namık Kemal'in eşsiz anlatımıyla Kanije... Tiryaki Hasan Paşa'nın akıllara durgunluk veren yöntemlerle savunduğu Kanije'yi anlatıyor. Hasan Paşa, tıpkı santranç oynarcasına öyle hamleler yapıyor, öyle taktikler uyguluyor ki okuyup da dehşete kapılmamak mümkün değil. Eğer filmi yapılsa oscarlık olurdu.
Kanije Muhasarası
Kanije MuhasarasıNamık Kemal · Babıali Kültür Yayıncılığı · 2016273 okunma
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
1874 yılında Ahmet Nafiz takma adıyla yayımladığı eserin geleceğe ışık tutacağı ve Kanije Kalesi için çok güzel bir Tarih kitabı nispetinde ortaya çıkacağını nereden bilebilirdi Namık Kemal. Namık
Kanije
KanijeNamık Kemal · Parıltı Yayıncılık · 1993273 okunma

Yazar Hakkında

Namık Kemal
Namık KemalYazar · 58 kitap
Namık Kemal (d. 21 Aralık 1840, Tekirdağ, ö. 2 Aralık 1888, Sakız Adası) Türk milliyetçiliğinin öncülerinden, Genç Osmanlı hareketi mensubu, ünlü Türk yazar, gazeteci, devlet adamı, şairdir. Yurtseverlik, hürriyet, millet kavramlarına bağlı bir Tanzimat Devri aydınıdır. Bu kavramları Türk fikir hayatına ve edebiyatına sokan kişi kabul edilir. Heyecanlı, kavgacı kişiliği, akıcı, parlak üslubu nedeniyle devrinin diğer yazarlarından daha fazla tanındı. “Vatan Şairi” ve “Hürriyet Şairi” olarak anılan Namık Kemal, şiirin yanı sıra tenkit, biyografi, tiyatro, roman, tarih ve makale türlerinde eserler verdi. Özellikle "İntibah" isimli romanı ve "Vatan Yahut Silistre" isimli tiyatro oyunu ünlüdür. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü eserleri ve fikirleriyle etkiledi. 21 Aralık 1840 tarihinde Tekirdağ’da dünyaya geldi. Babası Yenişehirli Mustafa Asım Bey, annesi Fatma Zehra Hanım’dır. Tekirdağ’daki evlerinin civarında bulunan tekkenin şeyhi Tokatlı Hafız Ali Rıza Efendi kendisine “Mehmet Kemal” adını verdi. Çocukluğu annesinin babası Abdülatif Paşa’nın yanında geçti. Abdülatif Paşa, Tekirdağ (Tekfurdağ) sancağında vali yardımcısı idi ; Afyonkarahisar sancağına tayin edildiğinde ailece Afyon’a taşındılar. 1848 yılında annesi Fatma Zehra Hanım’ı Afyon’da kaybetti. Mehmet Kemal, yaşamını büyükbabasının yanında sürdürdü. Abdülatif Paşa’nın değişik kentlerde görev yapması nedeniyle düzenli bir eğitime devam edemedi. Özel dersler aldı ve kendi kendini yetiştirmeye çalıştı. Arapça ve Farsça öğrendi. Dedesi Afyon’daki vali yardımcılığı görevinin ardından ailesiyle İstanbul’a gelmişti. Orada, 3 ay Bayezid Rüştiyesine ve ardından 9 ay Valide Mektebi’ne devam etme fırsatı buldu. Dedesinin Kars’a mutasarrıf olarak atanması sebebiyle 1,5 yıl Kars’ta yaşadı. Karslı şair ve müderris Vaizzade Seyid Mehmet Hamid Efendiden divan edebiyatını öğrendi. Avcılık, atıcılık, cirit dersleri aldı. Kars’ta görevi sona eren dedesi ile 1854’te İstanbul’a döndü. 1855’te babasının Bulgaristan Filibe mal müdürü, dedesinin Sofya kaymakamı oluşu ile Sofya'ya gitti. Sofya’da evlerine ziyarete gelen dedesinin arkadaşı şair Binbaşı Eşref Bey, şiirlerini okuduktan sonra Mehmet Kemal’e yazıcı, kâtip anlamlarındaki “Namık” adını verdi. O günden sonra Namık Kemal olarak anılmaya başladı. 18 yaşına kadar kaldığı Sofya’da komşuları Niş Kadısı Mustafa Ragıp Efendi’nin kızı Nesime Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Feride ve Ulviye adında iki kızı ve Ali Ekrem adında bir oğlu dünyaya geldi. 1857’de İstanbul’a döndü ve Bab-ı Ali Tercüme Odasında stajyer olarak memurluğa başladı. 1858’de büyükannesi Mahmude Hanım’ı, 1859’da büyükbabası Abdülatif Paşa’yı kaybetti. Babasının ikinci evliliğini yaptığı Dürrüye Hanım’ın Kocamustafapaşa’daki evinde yaşadı. Babasının bu evliliğinden Naşit adında bir kardeşi oldu. 1859’da Gümrük Kalemi’nde çalışmaya başladı. İlk şiirlerini Sofya’da yazan Namık Kemal, İstanbul’a geldiğinde kısa sürede şairler arasında tanınmıştı. Henüz Batı edebiyatı ile bir teması yoktu. İstanbul’da divan edebiyatı geleneğini takip ettiren şairlerle tanıştı. Arap ve Fars edebiyatlarını öğrenmeye çalıştı. Leskofçalı Galip Bey adlı şair ile yakın dostluk kurdu. Bu şairin başkanlığında kurulan Encümen-i Şuara adlı şairler topluluğuna katıldı. 1863’ten itibaren dört yıl yeniden Tercüme Odası’nda görev aldı. Bu yeni görevi sırasında Batı’yı tanıyan kimselerle tanışma imkânı buldu ve gözlerini batı kültürüne çevirdi. Edebiyatta batılılaşmanın ilk adımlarını atan İbrahim Şinasi ile tanışması hayatını değiştirdi. Sanat ve hayat görüşü değişti. Batı edebiyatını öğrenmeye başladı, ilgisi nesire yöneldi. Tarih ve hukuk alanında kendini geliştirmeye çalıştı. Tercüme odasının bir kâtibinden Fransızca dersleri aldı. Tasvir-i Efkar’da fıkra ve tercüme yazılar kaleme aldı. İlk defa Şinasi’de gördüğü “hak, millet, vatan, hürriyet, millet meclisi” gibi kelimeleri yaygınlaştırdı. 1865’te Şinasi, Tasvir-i Efkar Gazetesi’ni kendisine bırakarak Fransa’ya gidince Namık Kemal, tek başına gazeteyi çıkardı. Aynı dönemde İttifak-i Hakimiyet adlı (daha sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti adını alacak) gizli derneğin kurucuları arasına girdi (Sağırahmetbeyzâde Mehmet Beyin öncülüğündeki derneğin diğer kurucuları Menâpirzâde Nuri Bey, Kayazade Reşat Bey, Mir’at Mecmuası sahibi Mustafa Refik Bey, Suphipaşazade Ayetullah Bey ve Ziya Beydir). Derneğin amacı bir anayasa hazırlanmasını ve parlamenter bir yönetim sistemi kurulmasını sağlamaktı. Namık Kemal gazetesinde, bu görüşler doğrultusunda ve hükümet aleyhine şiddetli makaleler yayınladı. “Şark Meselesi” üzerine yazdığı bir makale, gazetenin 1867’de kapatılmasına ve kendisinin Erzurum vali muavini olarak atanmasına yol açtı. Namık Kemal, hükümet tarafından gönderildiği Erzurum’a gitmek yerine Ziya Paşa ile birlikte Paris’e kaçtı. O ve arkadaşlarını Paris’te yaşayan Mısırlı prens Mustafa Fazıl Paşa davet etmiş ve maddi himayesine almıştı. Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu olan ancak Sultan Abdülaziz’in bir fermanıyla Mısır yönetimindeki haklarından mahrum edilen Mustafa Fazıl Paşa, kendisini Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin reisi ilan etmiş ve Avrupa’ya davet ettiği örgüt üyelerinin finansörlüğünü üstlenmiş birisiydi. M. Fazıl Paşa’nın desteğiyle Londra’da "Muhbir" adlı gazeteyi çıkardılar ancak Namık Kemal, Ali Suavi ile yaşadığı anlaşmazlık üzerine Muhbirden ayrıldı. Aynı yıl Sultan Abdülaziz Uluslararası Paris Sergisi’ni görmek üzere şehre gelince Fransız hükümeti Genç Osmanlılar’ı ülkeyi terk etmeye davet etti. Namık Kemal, bazı arkadaşlarıyla birlikte Londra’ya gitti ve orada "Hürriyet Gazetesi"’ni çıkardılar. Bu arada Mustafa Fazıl Paşa, Paris’e gelen Abdülaziz’le ilişkilerini düzeltmiş ve onunla İstanbul’a dönmüştü. Giderken gazeteyi çıkarmaya devam etmelerini, desteğinin süreceğini söylediyse de İstanbul’a döndükten sonra fikrini değiştirdi ve geçici olarak Hürriyet’i kapatmalarını istedi. Bunun üzerine Namık Kemal ile Ziya Paşa gazeteyi kendi imkânları ile çıkarmayı denediler. Bir süre sonra arkadaşları ile arası bozulan Namık Kemal vazgeçti ve 1870’te Sadrazam Âli Paşa ile barışıp yurda döndü. Siyasetten uzak durmak, yazı yazmamak koşuluyla affedilmiş olan Namık Kemal, İstanbul’a döndükten sonra "Diyojen" adlı mizah dergisinde imzasız fıkralar yazdı; Sadrazam Ali Paşa’nın ölümünden sonra 1872’de "İbret Gazetesi"’ni çıkararak yeniden muhalefete başladı. Gazete sık sık kapatıldı ve sonunda sadrazam Mahmut Nedim Paşa’yı eleştiren yazılar yüzünden Namık Kemal, İstanbul’dan uzaklaşması için mutasarrıf olarak Gelibolu’ya atandı. Birkaç ay kaldığı Gelibolu’da "Vatan yahut Silistre" adlı oyunu ile "Evrâk-ı Perişan" adlı eserini tamamladı. Gelibolu’nun bazı sorunları ile ilgilendi ve su davasını halletti. Rumeli fatihi Gazi Süleyman Paşanın Bolayır’daki kabrini ziyaret etti. Ebüzziya Tevfik Beye burada gömülmeyi vasiyet etti. Namık Kemal, bir yandan da "İbret Gazetesi"’ne “BM” (Baş muharrir) ve Ebuzziya’nın çıkardığı "Hadika" Gazetesine “N.K” imzası ile yazı göndermeye de devam ediyordu. Gelibolu’da salgın haline gelen kuduz hastalığını önlemek için köpekleri sürgün etmesi bahane edilerek Gelibolu mutasarrıflığı görevinden alındı. Osmanlı hükümeti tarafından açığa alınan Namık Kemal 1872’nin son günlerinde Gelibolu’dan İstanbul’a döndü, İbret’in başına geçti. Çok geçmeden bir makalesi nedeniyle hakkında soruşturma açılıp gazetesi tekrar kapatılınca tiyatro ile ilgilenmeye başladı. Vatan yahut Silistre oyunu, 1 Nisan 1873 gecesi İstanbul’da Güllü Agop’un Gedikpaşa’daki tiyatrosunda sahnelendi. Oyunun sahnelenmesi halkı coşturup olaylar çıkmasına neden olmuştu. Bu konuda İbret’te yayımlanan yazılardan sonra gazete bir daha çıkmamak üzere kapatıldı; Namık Kemal ve dört arkadaşı yargılanmadan sürgüne gönderildiler. Namık Kemal Mağusa'ya, Ahmet Mithat ile Ebüzziya Tevfik Bey Rodos'a, Menapirzade Nuri ve Bereketzade Hakkı Beyler de Akka'ya sürüldü. Namık Kemalin Mağusa (Kıbrıs) sürgünlüğü 38 ay sürdü. Mağusa'da son derece olumsuz koşullar altında yaşamak zorunda kaldı, pek çok kez sıtmaya ve başka hastalıklara yakalandı. Edebiyatçı Namık Kemal, birkaçı dışında eserlerinin tamamını bu dönemde Kıbrısta vermişti. Sürgün dönüşü İstanbul’da bir kahraman gibi karşılandı. Tahta çıkışından 93 gün sonra akıl bozukluğu gerekçesiyle indirilen V. Murat’ın yerine Osmanlı tahtına oturan II. Abdülhamit, ilk Osmanlı Anayasası’nı oluşturmak için bir komisyon kurdu. Namık Kemal, bu komisyonun bir üyesi oldu. Ancak şair, padişahın aleyhine bir tehdit beyiti yazıp bunu mecliste okuyunca mahkemede yargılandı. Söylediği Arapça beyit, ”Bir şey, ikilendi mi, muhakkak üçlenir de” anlamındaydı ve tıpkı Abdülaziz ve V. Murat gibi Abdülhamit’in de tahttan indirilebileceğini ima ediyordu. Namık Kemal, asayişi bozduğu gerekçesiyle suçlu bulunup 6 ay hapis cezasına çarptırıldıysa da sonradan beraat etti. Girit Adası’nda ikamete mecbur edildi. Kendi isteği üzerine ikameti Midilli Adası’na çevrildi. 2,5 yıl sonra Midilli mutasarrıfı olarak görevlendirildi. Midilli'de tanıdığı genç yaştaki Hüseyin Hilmi Paşayı ömrü boyunca koruyup destekledi. Hüseyin Hilmi Paşa, yıllar sonra 1909'da sadrazamlığa kadar yükselmiştir. 1879'dan itibaren 5 yıl süren Midilli’deki görevi sırasında kaçakçılıkları önledi; hazine gelirini arttırdı. 20 Türk ilkokulu açtı. Türklerin hayat seviyesini yükseltti. Adalarda yaşayan Türk ahalisinin sorunlarını dile getiren bir rapor hazırlayıp Bâb-ı Âli'ye sundu. 1882’de Nişan-i Osmanlı madalyası ile ödüllendirildi. "Vaveyla", "Murabba", "Vatan Mersiyesi" gibi şiirlerini burada yazdı. Mağusa’da yazmaya başladığı Celaleddin Herzemşah adlı eserini tamamladı. Bu eser, okunmak için yazılmış 15 perdelik tarihi bir oyundur. Harzemşahlar Devleti’nin son hükümdarı Celaleddin Harzemşah etrafında gelişen oyunda İslam birliği düşüncesini işledi. Abdülhamit, bu eserinden ötürü onu bâlâ rütbesi ile ödüllendirdi. Namık Kemal’in Midilli’de kaçakçılıkla mücadelesinden çıkarları zarar görenlerin şikâyetinden sonra 1884’te Rodos mutasarrıfı oldu. Rodos adasındaki çalışmaları da padişahın imtiyaz madalyası ile ödüllendirildi. Rodos’ta, Osmanlı tarihi hakkında eser yazmaya başladı. İngiliz ve Yunanların şikayeti üzerine 1887’de Rodos’taki görevi sona erdi. Sakız Adası mutasarrıfı oldu. Sakız Adası’nın kuru havası nedeniyle rahatsızlanan Namık Kemal, 2 Aralık 1888 günü 47 yaşında hayatını kaybetti. Adada bir caminin haziresine defnedildi. Arkadaşı Ebüziyya Tevfik, şairin Bolayır’da gömülme arzusunu Padişah II. Abdülhamit’e iletince naaşı Gelibolu’ya nakledildi. Bolayır’da Orhan Gazi’nin oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşa’nın türbesinin yanına gömüldü. Birkaç yıl sonra Sultan Abdülhamit bir türbe yaptırdı. Türbenin planını Tevfik Fikret çizdi. 1912 Mürefte-Şarköy depreminde sütunlar zedelendiği için hâlen mermer kaplı bir kabirde bulunmaktadır.. Namık Kemal’in ölümünden sonra II. Abdülhamit, şairin oğlu Ali Ekrem’i sarayda görevlendirdi, babası Mustafa Asım’ı ise saraya müneccimbaşı tayin etti.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.