68 kuşağının önemli temsilcilerinden olan Uwe Timm, Alman Edebiyatı’na birçok eserler kazandırmış bir yazar; Kardeşimin Gölgesi, kitapla ilgili bir yazı üzerine merak edip okuduğum yazarla tanışma kitabım. Yazarın yaşamından izler barındırması esere içtenlik dolu bir ruh katmış.
II. Dünya Savaşı’nda Waffen-SS birliğine gönüllü katılan abi Karl
Bu kitap hem Alman toplumsal belleğine dair “bireysel” bir anlatı, hem de nasyonal sosyalizmin ve savaşın yol açtığı dehşeti hatırlatan “toplumsal” bir izlek.
Uwe Timm, Waffen-SS taburuna katılan ve 1943’te Rusya cephesinde ölen ağabeyinin yazdığı mektuplar üzerinden N**i yanlısı olmayı sorguluyor.
Bütün bir insanlık topyekün çıldırmanın eşiğindeyken nasıl savaş gönüllüsü olunabilir sorgusu da madalyonun diğer yüzü.
Vicdan herkese haiz midir?
Peki, ne vakit susar vicdan?
Ya, suç ile vicdan arasında kalınırsa …
Yargılamadan sorgulamanın nabzını tutmuş Timm.
Suçla vicdanın, kişisel tercihlerin ve ulusal tarihin …
#kanlıtopraklar okumam devam ederken benzer sahnelere başka gözlerden tanıklık etmiş oldum.
Üç yaşında bir çocuk bütün Rusları vurup öldürmek istemeyi nasıl akıl eder? Doğal bir konuşma gibiydi. Ama birliğinden kaçması için anneden gelen son derece dolaylı bir istek de olabilirdi, mektuplar sansürden geçtiğinden,bir çocuğun ağzından dile getirilmişti.
İçki ve sigara içmezdi. Ta ki cepheye gidene dek. Sigaraları babaya gönderirdi. Ama artık içki içiyor, bütün gece alem yapıyor, sabah ictimaya çıkıyordu. Sarhoş halde talim. Gençler böyle yontuluyordu.
Anne 74 yaşında artık yaşlı bir kadınken otobüse atlayıp bir gezi grubuyla Rusya'ya gitti.Bu vesileyle güzergah dışına çıkıp ağabeyimin mezarını ziyaret etmek ya da en azından mezarının yakınına gidebilmek gibi nedensiz bir umudu vardı.
Burada günlüğüme son veriyorum, çünkü bazen meydana gelen böyle acımasızca olaylar hakkında defter tutmayı saçma buluyorum.
Kitabı yazarken bu bölümü tekrar tekrar açıp okudum –karanlığa bir ışık vurmuş gibiydi.