Zevkler ve renkler tartışılmaz fakat paranız varsa klasik alın, zamanınız varsa klasik okuyun derim.
Kırmızı ve Siyah'ın hain erkeği Julien Sorel...
Sen Madam de Renâl'sın, aptallık etme! manalı(!) repliğe layık kadın karakter kişisi... ;)
Kırmızının dikkat çekici bir renk olduğunu biliyoruz ancak bunun yanında kanın akışını harekete geçirme ve hırçınlığı temsil etme özelliği de var. Siyah güç, korku, gizem, otorite, zarafet, formalite, kötülük, saldırganlık, isyan ve sofistike ile ilişkilidir. Diğer renklerin derinliği ve renk tonunun değişmesi için yine siyah renk gereklidir. Kitaba isim olan bu iki rengin taşıdığı tüm anlamları içinde barındıran bu kitabın sayfaları arasında ilerledikçe insanı içine çeken geniş bir kültür birikiminin varlığı dikkatimi çok çekti.
Döneminin koşullarını, ileri gelenlerini, toplumsal yapısını, inancını, siyasetini, ordusunu yaşamını bile şekillendiren tek şey; Napolyon'un da dediği gibi "para, para, para" ve onun gücü...
Stendhal'ın gerçek yaşamından yola çıkarak olay örgüsünü oluşturduğu söyleniyor çoğu yerde, baş karakter Julien'in kusursuz ruh tahlillerini nasıl bu kadar başarılı yapabiliyor sorusuna cevap bulunabilir belki buradan. Stendhal'in içsel, sözel, dilsel zeka alanlarının çok geliştiğinin kanıtıdır bu kitap.
Başlarda akılla hareket edilince nasıl yükseklere çıkılabildiğinin somut örneğiyken, duygulara esir düşülünce de dibe vuruşun, hazin sonun romanıdır; Kırmızı ve Siyah! bana göre.
Hangisinin gerçek aşktı? sorusuna kendi cevabınızı verebilmek için; Okuyalım, Okutalım...