Yani bu kitaba nereden başlasam bilemiyorum, neresinden tutsam elimde kalıyor. Onca ödülü nerden ve nasıl kazandığını da hiçbir şekilde aklım almıyor, ya ben bu diyardan kitap okumayı bırakıp gitmeliyim ya da biri bana bu ödüllerin nasıl verildiğini açıklasın.
İlk olarak o betimlemeler... Beni ağlatacak kıvamdaydı cidden onca ağaç, orman, dal, dere derken ben yeşilden tiksinecek kıvama geldim. Bakın ağaçtan, yapraktan, daldan falan değil renkten tiksindirecek kadar betimlemeden bahsediyorum. Ayrıca yazarın edebi bir kaygıya düştüğünü düşünüyorum. Yoksa güzelim konuyu niye durduk yere dallara güllere yedirsin?
Binbir türlü orman Tasviri yerine konunun özünü adam gibi okuyucuya açıklamasını beklerdim. Nasıl aldın o ödülleri gerçekten aklım almıyor :) dönüp dolaşıp bu soruya saplanıyorum elimde değil.
Kitaptaki aşk zaten aşk değil, ha pardon! Kitapta aşkı bırakın herhangi insani bir duyguyu hissetmek bile mümkün değil. Hissedebilen varsa da tüm saygımla şapka çıkartıyorum.
Kitabı okumaya başlamadan önce (yatağımın bir köşesinden) uzuuuuncaaa bir süre bakışıyorduk. Kendimi psikolojik olarak hazırlayıp öyle elime alabiliyordum. Bugün elli sayfa bitirmeden bırakmak yok meltem diyerek o elli sayfayı günün binbir dakikasına yayarak okuyordum.
Bir erkek karakter bu kadar mı çekilmez olur, bu kadar mı itici bu kadar mı meymenetsiz, suratsız, odun, duygusuz, aksi...uzar gider. Yani o karakter yerine bir kalas koysaydı yazarımız kimse yabancılık çekmezdi.
Yani... bu kitap onca ödülü nasıl aldı arkadaşlar? :) kafayı yiyeceğim. Sevmedim sevemedim farklı bir boyutta bu kitabı okusam yine sevmezdim.