Oğuz Atay, hayatı ucundan köşesinden yakalayamayanların, sancılı varoluşların yazarı. Bazen herkes kendi içinde kaybolur ve düşündükçe batar o çukurun içine. Oysaki hayat bazen karmaşıklıkların ardından gelen ferahlığın kendisinden ibarettir. Önemli olan o çıkış yolunu bulmak. İşte tam bu noktada Oğuz Atay’ın karakterleriyle birlikte yalnız olmadığınızı keşfedersiniz.
Postmodern bir kabusun içindeydiler. Yalnızlardı, kendi kuyruklarını yakalamaya çalışıyorlardı. Düşmemek için tutunacak bir yer arıyorlardı. Tutunamadılar. Oğuz Atay aldı onları, giydirdi, kuşandırdı, 8 öykünün içinde sundu bize. 8 öykünün ortak noktası yaşama, yaşamın kalabalığına, hayat telaşına ayak uyduramayan insanları konu ediyor olması. Atay, her hikayede kendine has özellikleri olan karakterler yaratmış ve bu karakterlerine isim vermemiştir.
Bazı öyküleri birkaç kez okudum, karakterleri özümsedim ve Oğuz Atay’ın kitabın son sayfasında “Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?” sorusuna “Ben de buradayım!” diyorum.