İlginç bir biçimde başlayan, Stephen King’in yazdığını belli eden, Stephen King dışında biri yazsa bu kadar okunmayacak (hoş, King yazdığı halde bile okunması çok düşük) bir kitap.
Konu olarak çok ilginç, yer yer mide bulandırıcı öğelerle dolu bir kitap. Lisey adında bir kadının anılarını okuduğumuz bir eser olan bu kitapta, kocasının ölümü sonrası dünyadaki yalnızlığını, geçmişini ve çevreyle ilişkisini sorguladığını okuyoruz. Gerilim ve korku alanında birçok kitap yazan kocası ile ilk günden beridir yaşadıklarını düşünmekte, öyle ki hangi yazılan şimdiki zaman hangi yazılan geçmiş zaman, anlamak beni çok zorladı çok.
Bu zorlanmanın ana nedeni de şizofreni olan kız kardeşi nedeniyle anıları ve hayalleri arasında ilginç bir yolculuğa hepimizi konuk etmesi ve burada da eski kocası Scott ile karşılaşmaları neticesinde hikayenin farklı bir boyuta ulaşması. Tabi, anlatılmak istenen psikoloji çok iyi yansıtılmış o yüzden tek seferde değil de birkaç güne yaydım, etkilenmemek için.
Scott’un geçmişiyle ilgili bilinmeyenlere ulaşmada da bizzat bu yapılan ütopyada Lisey’e yardımcı olması iyi düşünülmüş bir olay. Haliyle insan etkileniyor. Bu yüzden tek seferde değil de birkaç güne yayarak okumanın daha etkili olacağını düşünüyor, iyi okumalar diliyorum efendim..
