Pablo Neruda 'nın "dünyanın en iyi üç şairini seçmenizi isteseler de 𝐍â𝐳ı𝐦 𝐇𝐢𝐤𝐦𝐞𝐭'i de seçer miydiniz?" sorusuna "Bir tek şair seçmemi isteseler, yine onu seçerim" dediği söylenir.
Ahmed Cevad 'ın davetiyle 1922'de Moskova'ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nim hazırlık sınıfına kaydolan
Nazım Hikmet Ran burada devrimin ilk yıllarına tanık olur. Ekonomi politik öğrenimi görürken bir yandan da sanat çalışmalarına katılır.
Nazım Hikmet Ran Moskova'da bir toplantıda tesadüfen tanıştığı büyük şair
Vladimir Mayakovski'den çok etkilenir. "Öğretmenimdir" dediği şairin şiirlerini yıllar sonra Bursa Hapishanesi'nde tekrar okuyacak ve
Kemal Tahir 'e yazdığı mektuplarda ondan bahsedecektir.
Nâzım Hikmet'in hapishane arkadaşları Türkiye'nin edebiyatçıları ve sanatçıları ansiklopedisi gibidir: Kemal Tahir, Hikmet Kıvılcımlı, A. Kadir, Orhan Kemal, Balaban akla ilk gelenler. Nâzım Hikmet'in bu kişilerle üretime ve öğretmeye dayalı bir dostluk geliştirdiğini, birlikte imeceye dayalı bir yaşam kurduklarını yazışmalardan ve anılardan okumak mümkün. //HAPİSHANE MEKTUPLARI Nâzım Hikmet Ran
Piraye Altınoğlu
Münevver Andaç
Vera Tulyakova
... bilinen aşklarındandır. :))))
Ve bunun yanında
Ahmed Arif de anlatılmaktadır.
Leyla Erbil için yazdığı mektuplar ve o meşhur Diyerbekir....
Hiroşima'daki kız çocuğuna ağıt yakan, memleketine sevdalı, dünya vatandaşı Nazım Hikmet için ciltler dolusu kitaplar yazıldı. Türkçe şiire katkıları araştırmalara konu oldu; resimleri, el işleri sergilendi. Çalışmanın, üretmenin, imecenin, dayanışmanın türküsünü söyledi. Vazgeçmedi, direndi.
Bu dünyadan bir Nazım geçti.