Muhiddin-i Arabi Hz. devamla der ki :
- Bir haber de şöyle anlatıldı:
- "Hak Teala kendi varlığını yarattı."
Ama bu manayı akıllar idrak edemediler, reddettiler. Çünkü onlar, maddi şeyleri düşünebilen akıllar idi. Maddiyata taalluk eden akıl yüce şeylerin anlayışında kusurludur. Bunu anlamak için maddeyi geçip ötelere varan akıl gerektir.
Ağacın çizgilerine, içindeki feleklere, cisimlere,
mülklere, hükümlere, eserlere ve alâmetlere gelince,
yedi kat gök, altına girilip gölgelenilen yapraklar
konumundadır.Doğan yıldızlar da ufuklarda açan çiçekler
konumundadır.
Varlık Ağacı
Âlemlerin sayısı on sekiz bindir" diyenler şu bakımdan böyle söylerler:
1. Akl-ı küll ki buna kalem de denir,
2. Nefs-i küll ki buna levh de denir,
3. Arş
4. Kürsî
5. Yedi gök (Satürn, Jüpiter, Mars, Güneş, Venüs, Merkür ve Ay)
6. Dört unsur (Ateş, Hava, Su, Toprak)
7. Mevâlîd-i selâse (Maden, Bitki ve Hayvan)
Bunların toplamı on sekiz olur. Bunlar küllî âlemlerdir. Eski hakîmler bunların cüz‘î olanları da dikkate alarak her birini bin âlem olarak saymışlardır. Bu nedenle âleme on sekiz bin demişlerdir. Gerçekte ise âlemler had ve hasra gelmez.Bunu önceden bahsetmiştik
Nasiye: Unutan, unutmuş olan
Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, Hak onun nasiyesinden tutmuş olmasın; kesin olarak bilinsin ki, Rabbim sırat-ı mustakim üzeredir.