Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Robinson Crusoe
Daniel DefoeYüksek Puanlı Robinson Crusoe Yorumları ve İncelemeleri
Yüksek Puanlı Robinson Crusoe sözleri ve alıntılarını, yüksek puanlı Robinson Crusoe kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
8.210 üzerinden
Beyaz Irkın Üstünlüğü, Hak Din Hıristiyanlık ve Issız Bir Adam
Modern İngiliz edebiyatının ilk eseri kabul edilen bu kitabı aslından okuma cüretini gösterdim. İncelememi 18. yüzyılın başlarında ıssız bir adada birkaç yıl mahkum kalan bir denizciden esinlenen Defoe’nun yazdığı orijinal metin üzerinden yapacağım.
İncelememi iki bölümden oluşacak.
Hayatımda önemli yeri olan ilk okuduğum roman türünde kitaptır. Bana kitap okumayı sevdiren hep aklımın bir köşesinde duran bir dünya klasiği. Klişeleşmiş bir soru tek başına bir adaya düşsen ne yapardın bunu müthiş bir dille anlatan daniel defoe nun ölümsüz eseri
Kitabı Karbon Kitaplar-1.Baskı'dan ingilizce olarak okudum. Bana göre upper seviyesindeydi okurken zorlandım bu yüzden uzun sürdü. Ama hikayeyi ilk defa okuyorum küçükken okumamıştım beğendim. Tümüyle macera dolu bir kitaptı. Bir olay bitip başka bir olay başlıyordu. Ada da 27 yıl tek başına kaldığını söylediği zaman o kadar şaşırdım ki! İnsanın ne olursa olsun yaşama içgüdüsünün ortaya çıkması ve bunu kullanması çok ilginç. Her türlü yaşam koşuluna istemesen de alışıyorsun ki yamyamlar haricinde bence durumu gayet iyiydi. İnsan olmaması durumunu saymazsak tabi. Etrafında insanların olup olmama düşüncesi de karışık bir mesele. Bazen insanlarla birlikte olma ihtiyacı hissediyorsun bazen de tamamen kendi soyutlamak... Robin'in başına gelenleri -olay örgüsünü- Pinokyo'nun hikayesine çok benzettim Başlarda, Robin, annesi ve babasının rızasını almadan yola çıktığı için başına bir sürü kötü şey geldiğine inanıyor -pinokyo da da böyle- .Bir süre sonra bu durumu kabullenip adadaki hayatına devam ediyor ve buradaki hayatını sevdiğini belirtiyor. Acaba babasını dinleseydi ve gitmeseydi hayatı nasıl olurdu? Aslında başından beri macera istiyordu da bu şekilde hayatını riske atacak kadar olacağını tahmin edemedi sadece. Acaba tüm maceralar hep böyle dönüm noktalarından mı ibaret? Bir şekilde zarar göremeden istediğin yere, yada şuan bulunduğun mutlu-mutsuz noktaya ulaşamıyor musun? Galiba hayatı yaşamadan öğrenemiyorsun ve öğrendiğini düşündüğün anda da hayatının geçmiş olduğunu-yaşadığını- fark ediyorsun. Sonuç olarak önemli olan bulunduğun anın kıymetini bilmek kötü de olsa iyi de olsa o anı yaşamak...
Spoiler ola bilir!
Daniel Defo Robinzon Crusoe'yu bir macerayla baş başa bırakmış desem, yeridir.
Çok rahatlıkla diye bilirim ki, Robinle birlikte ben de seruven yaşadım. Bir insan hayata nasıl tutunur, umuduna sarılıp nasıl yaşar, azla yetinmeği bilip, hayatına sıfırdan nasıl başlar, ne olursa olsun, hiç vazgeçmez öğrenmek istiyorsanız, mutlaka okumalısınız.
Macera, seruven, seyahat hepsi bu kitapda.( Reklam filmi gibi oldu).
Tamam, her kitap gibi bu kitapta da bana ters gelen bazı şeyler vardı. Ama onlardan bile kendime ders çıkaracağım bir şeyler oldu. İlk başta alışana kadar sıkıldım ama, sonra "iyi ki, okudum" dedim.
Robinin merhametine, azmine, imanına, insanlığına hayran kalmamak elde değil.
Kitapı geç bitirme sebebim tamamen sağlığıma bağlı bir şey. İlk kitaptır ki, uzun sürede bitirdiğim için üzüldüm. Her kese tavsiye ederim.
Not: Okuduğum süreçde bana şans dileğen her kese teşekkür ederim.
Öncelikle yazarımız 16.yüzyılda İngilterede doğmuş,iyi eğitim görmüş zengin bir ailenin Katolik ticaretle uğraşan biridir.
Robinson Cruose bir adada yaşam mücadelesi vererek gözüksede aslında Tanrıyla hesaplaşmasıdır. Sebep sonuç ilişkisi gözeterek nedene ulaşma isteğidir. Ancak adada hayatta kalarak aslında Tanrının cezası değil aksine ödüllendiriğini düşünmektedir. Bu sayede Tanrıya çokca şükranlarını dile getirmektedir. Tanrıyla bir başımıza yanlız kaldığımızda nasıl baş tacı ettiğimizi, doğanın bizlere lütfünu görmeyip nasıl duyarsız ve pervasızca yaşadığımızı ve herşeyi yine kendi elimizle mahvettiğimizi bizlere gözleri önüne sermektedir.
Eserde süreklilik ve devamlılığa diyecek yok. Uzun cümlelerde muazzam akıcı ve hoş. Olay örgüsü okuyucu heyecanlı bir akışa sürüklemekdir.
Affan Dede'ye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var, ne adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiçbir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!
Cahit Sıtkı Tarancı
Robinson için ne yazabilirim bilmiyorum. Kaç satır doldurabilirim ki. Adada mahsur kalan bir adam ve onu kurtarmak isteyen benden başka bir şey yok şimdi çocukluk hayallerimden aklımda kalanlarda...
Ben Robinson'u mahsur kaldığı adadan kurtaramadım. Umarım tüm hayallerini gerçekleştirebilen çocuklar çoğalır ülkemizde.
Çaresizlik hiç bu kadar etkileyici olmamıştı
Yalnızlık ve çaresizlik nedir?
Nasıl altından kalkılır?
Kimsesizliği iliklerinize kadar hissettiniz mi hiç?
Bu soruların cevaplarını bu kitapta en güzel ve şaşırtıcı şekilde veren , küllerinden yeniden doğan kahramanımız (kahraman olarak adlandırmaktan kendimi alamıyorum) tek başına, medeniyetten uzak bir adada sadece kendine ait bir krallık kuran,yaratıcı ve çözüm odaklı zekasıyla hayata yeniden tutunan bir macera tutkunu.Bu tutkusunun bedelini, hayatının yirmi sekiz senesini ıssız bir adada yaşayarak ödüyor.. Yirmi sekiz,kimsesiz koca yıl..
Bu süre içinde defalarca tanrının varlığından şüphe duysa da karşısına çıkan her zorluğun üstesinden gelebilmesini sadece kendi zekasına değil tanrının yardımına da bağlamaya başlıyor .Geminin enkazından kurtardığı incili sürekli okuması da bu inancını güçlendiriyor.Hatta bazı bölümlerinin bizzat ona yazıldığını bile düşünüyor ve bunun için tanrının onu kurtaracağından hiç şüphe duymuyor.Belki bu da ona güç veriyor ki;
en umutsuz durumlarda bile ayakta kalıp bitti dediği yerden yeniden başlıyor ve bunu o kadar güzel anlatıyor ki kitabın başından sonuna kadar sizi bizzat olayın içine alıyor.
Yani ben bir hafta kadar ıssız bir adadaydım arkadaşlar:)
Tahmin ettiğiniz kadar da zor değildi.Etkileyiciydi!
Defalarca karşınıza çıkan ve hikayelerini duyduğunuz bu ölümsüz eseri bir de yakından inceleyip okumanızı yürekten tavsiye ediyorum.
Bakıyorum ki kitabı burada herkes övmüş, mamafih benim düşüncelerim o yönde değildir. Cruze, garbın bir dili; emperyalist yönetim, sömürgeci ve batılı düşünürleri gösteren bir karakteri olarak görüyorum. Adaya düşer düşmez siz kulsunuz ben efendiyim söylemesi, her olayda Tanrıyı suçlaması ( Tanrı bunları unutmuş yoksa eğitilirdi ), kendi dostu cumayı köle olarak kullanması ( Batıdaki beyaz insanların siyah insanlardan üstünlüğü) ve iktisadi kavramların çok olduğu ( suçsuz yere hayvan öldürüp derisini yüzmek ) bir karakterin bu kitap sayfasında ve okuyanlar acısından sadece ada hikayesi olarak görülmesi, çokça övülmesine çok üzüldüm. Eğer çok ada hikayesi okunmak istiyorsa, şark edebiyatın en önemli eserlerinden Hay Bin Yakzan okunabilir…
Okuduğun en heyecanlı sürükleyici kitaptı.Hatta bana kitap okumayı en çok sevdiren kitap bu diyebilirim.
Kitabın kısa bir özetine gelecek olursak
Bir adadada mahsur kalan Robinson'un 25 yıla yakın hayata kalma mücadelesi anlatan bir kitap,yemek olmadan iletişim olmadan yanlız başına koskoca 25 yıl artık gerisini siz düşünün.Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.
Şimdiden okuyan herkese iyi okumalar dilerim.
Bakalım Robinson adadan nasıl hayatta kalıp hayatına nasıl devam ediyor.
Adadan kurtulabiliyormu okuyup anlayacaksınız.
Robinson Crusoe'un ilk basımı 1719 yılında yapılmış ve ilk İngilizce roman olarak görülüyor. Kitabın ilk ismi ''York'lu Bir Denizcinin, Kendi Kaleminden, Deniz Kazası ile Düştüğü Amerika Sahillerindeki Oroonoque Nehri Ağzındaki Issız Bir Adada 28 Yılını Geçirirken Yaşadığı Serüvenler ve Korsanlar Tarafından Kurtarılması.''ymış Kitabın konusu ise gerçek bir hayattan, yaşanmış bir hikayeden alınmış. Eski adı Isla Mas a Tierra olan bir adada yalnız yaşamış Alexander Selkirk adlı İskoç bir denizcinin 1709 yılında Woodes Rogers tarafından kurtarılmasının yarattığı şaşkınlık ve ilgiden ilham alınarak yazılmıştır.
Kitabı okumadan önce Robinson Crusoe ismini duymuştum, az çok konusunu biliyordum. Fakat bu kadar güzel bu kadar etkileyici bir hikayesi olduğunu bilmiyordum. Sayfalar su gibi akıp geçti. Yazar bir deniz kazası sonucu düştüğü adada uzun yıllar boyunca (28 yıl) hayat mücadelesi veren kahramanın hikayesini anlatmış. Koskoca 28 yıl… Kendinizi Robinin yerine koymadan edemiyorsunuz. Nefes aldığımız dünya kalabalıklara , şehirlere o kadar alışkın ki birçok insanın hayali sakin bir adada küçük bir evde yaşamak. İster istemez düşünüyor insan o adaya düşen ben olsaydım yapabilir miydim, diye. Ben yapamazdım, kenarda ölmeyi beklerdim muhtemelen. Kesinlikle okumanızı, bu maceraya katılmanızı tavsiye ediyorum
Çok güzeldi.
Macera acayip güzeldi, keşke yüzlerce sayfa daha olsaydı.
Olayları kısaca özet geçmek istiyorum. İleride tekrar okuyup unutmamak için.
Öncelikle Robinson ailesi karşı gelse de denizlere açılmak istiyor. Birkaç küçük hadiseler yaşasa da başına gelecek o büyük olaydan habersiz denizlere açılıyor. Açıldığı gemi fırtınaya yakalanıp
Bildiğimiz Survivor
Gerçekten inanılmaz bir kitap iki defa okudum farklı yıllarda çok sayfa değil zaten sıkı okurlar yarım saatte okuyacağı bir kitap .O ada hayatı bir anda kendini orada bulup kendince yaşamını kolaylaştırma yolları araması . Ateş i bile kendi taşla sürterek çıkarmasi hergun için bir çeltik atması.Kisaca özgürlüğün ortasında mahkum Kalması gibi. Belki şuan için biraz çocuksu kalabilir yinede tavsiye edebileceğim bir kitap . Orada bir arkadaş bulması ismini Cuma koyması yani hala aklımda kalması gerçekten etkileyici kitpalardan .Sonu da sürpriz olsun ;)
Ünlü İngiliz Yazar Daniel Defoe, ilk ve en önemli eseri olan Robinson Crusoe’da, bir deniz kazası sonucu düştüğü adada uzun yıllar boyunca hayat mücadelesi veren kahramanın hikayesini anlatır.
Öncelikle söylemeliyim ki kitabın dilini çok beğendim. Torunlarını etrafına toplamış, gençlik günlerini anlatan bir dede düşünün, aynı o edayla anlatıyordu hayatını karakterimiz. Teknik detaylardan ilerleyecek olursam kitabın hiç beklemediğim kadar sürükleyici olduğunu söyleyebilirim. Başrolün hayatta kalmak adına adaya ilk düştüğü andan itibaren yaptıkları, bana insanlığın gelişimini anımsattı. Sürekli çabası çok takdir edilesiydi, geçmişe dönen bir gözden dinlediğimiz için duygulara çok yer verilmemişti -ki belki de bundan dolayı ayrı bir havası oldu kitabın. Sanki umutsuzluğa veya karamsarlığa düşmeden sürekli çalışıp çabalayan bir adamın öyküsünü okudum