Şato yarım kalmış bir romandır.
Şato, oldukça karışık kurguya sahip bir eser. Kitapta Kişiler arasındaki ilişkilerde karışık bir şekilde ortaya koyulmuştur. kitabın vurgusu ve anlattığı konu ilk 80 sayfada anlaşılmakta olup geri kalanında okumaya değer çok bir kısım bulunmuyor. geri kalan 200 küsür sayfa ilk 80 sayfada verilen mesajın güçlendirilmesinden başka bir şey değil.
belirsizliğe tahammülünüz yoksa okumayın bu kitabı. sonuç odaklı yaşayan insanlara önermem anı yaşarım ben ama sonuç da çok önemli diyene de önermem.
Özeti ise ...
şato romanında, kadastrocu (bay k.), akşam karanlığında şatonun köyüne varır, ama şatoya bir türlü giremez, oysa oradan çağırılmıştır, beklemeye karar verir, boşuna, bir mekan elde edemeden oradan oraya sürünür durur; bir okula hademe olarak atanır, ama ona bir oda verilmediği için, eğreti olarak sınıflarda yatar kalkar. uyumsuz (saçma) bir durumdur bu, eğretilik onun ruhunu da biçimlendirmektedir.
Karamsar bir ruhun okuyucuyu nasıl kendi karanlığında boğduğuna dair nadide bir örnek.