Ⓢⓞⓝ Ⓗⓐⓢⓐⓣ
Seslerin, sözlerin derinlere düştüğü bir yerde sevilmemiş bir şehir gibidir yalnızlık.
İnsanın düşleri elinden alındığında hiçbir şey kalmaz geriye...
Hilal Akhisar'lı bir zeytinyağı tüccarının kızı. Çocukluktan itibaren Hilal'de bir takım farklılıkların olmasına rağmen ailesi oralı olmuyor. Daha doğrusu Hilâl'in rahatsızlığını görmek istemeyip, şımarıklığına veriyorlar.
Hilâl'in renklerle, kafasının içindeki seslerle başı belada. Ailesi tarafından bir yardım eli uzatılsın, sesi duyulsun, yardıma ihtiyacı olduğu görülsün istiyor. En son kendi çabaları ile sesini duyuruyor ve şizofren hastası olduğu anlaşılıyor.
Alpaslan ise babasına karşı koyamayan, sözü geçmeyen, amele Zeliha'ya gönlünü kaptıran bir delikanlı. İki ailenin çıkarları uğruna Hilal ile Alpaslan'ın yolları kesişiyor. Çıkmazda olan iki genç başka bir çıkmaza giriyorlar.
Kitabı ilk sayfalarından itibaren merakla okudum. Bir şizofrenin gözünden dünyaya bakıp, acılarına şahit oldum. Son sayfalarına doğru olaylar iyice karıştı gibiydi fakat en sonunda taşlar yerine oturdu. Velhasıl kelam bir solukta okunacak bir kitap...