Chateaubriand, Fransız yazar, diplomat ve politikacı. Aynı zamanda Fransız edebiyatında romantizmin kurucusu kabul ediliyor. Döneminde genç okuyucuları oldukça etkilemiş. Fransız Devrimi başladığında süvari subayıymış, kralcılara katılmayı reddedip ABD’ye gitmiş. Ancak burada kürk tüccarları ve yerli halkla biraz zaman geçirdikten sonra ülkesine dönmüş ve kralcı orduya katılmış. Sonrasında yaralanıp terhis edilmiş ve İngiltere’ye gitmiş. Böylece çeviriler yapmaya, kitap yazmaya başlamış. Dini savunan eserler yazmış. Düz yazı şiir yazmada oldukça başarılı olan yazar aynı zamanda siyasetle edebiyatı bir arada yürüten ilk Fransız. Bu özelliğiyle Hugo ve Lamartine gibi isimlere örnek olmuş.
Kitabımızın konusuna gelecek olursak, Granada şehrinde geçen bir imkansız aşk hikayesi de diyebiliriz. Granada şehri, İspanya toprakları içerisinde ve ana karakter İbn Hamit mağripli bir müslüman olarak İspanya’da atalarının terk ettiği toprakları görmek ister. Granada’ya gelince Blanca isimli bir kıza aşık olur, Blanca da ona. İkisinin arasındaki engel farklı inanışları.
Yazar, İbn Hamit ve Blanca üzerinden gerek din farklılığının kişiler üzerindeki etkisini irdelerken gerekse şeref, onur, vatan sevgisi ve özlemi, milliyetçilik gibi konular üzerinde duruyor. Kişilerin inanışlarına sadakatleri de çok güzel anlatılmış. Oldukça kısa, akıcı, sade diyaloglu, güzel bir eski zaman hikayesi tadında, maalesef ülkemizde pek okunmayan kitaplardan birisi.