"Necati Cumalı" "Susuz Yaz"ı 1960 yılında yazdı. Kitapta yer alan öyküler, Cumalı'nın avukatlık yıllarında edindiği vurucu gözlemlerinden kaynaklanıyor, toplumumuzun özellikle kırsal kesiminde, "Habil ile Kabil" söylencesinden beri varolan şiddet yasalarının acımasız görüntülerini sergiliyordu. Cumalı, kitaba adını veren "SUSUZ YAZ"da edebiyat alanında ilk kez suyun bölüşülmesinin önemine değinmişti. 1964 yılında öyküden sinemaya aktarılan filmi ALTIN AYI ile ödüllerdiren Berlin Film Festivali Jürisi, kararında gerekçe olarak konusunun taşıdığı önemi gösteriyordu. 20 yıl arayla 80'lerde Su Yılı ilan eden UNESCO, petrolün yerini 21. yüzyılda suyun alacağı, suyun bölüşülmesinden çıkacak anlaşmazlıkların savaşlara yol açabileceği konusunda bütün üyelerini uyarıyordu. Susuz Yaz, Necati CUMALI'nın, öykülerden oluşan, adını da içindeki bir öyküden alan kitabıdır. Yazar, avukatlık yaptığı yıllarda, hem memleketi olması hem de yaşamının önemli bir kısmını orada geçirmesi nedeniyle, İzmir'in Seferihisar ve Urla ilçelerine bağlı köylere ait deneyim ve izlenimlerini sunar bu kitapta. Yazılanlar her ne kadar kurgu olsa da, öykülerdeki isimler değiştirilmiş olsa da, söz konusu öykülerde yaşananlar gerçeğin ta kendisidir. Susuz Yaz'ı okuyup da Urla ve Seferihisar bölgesine gidenlerin gözünde hemen kitabın satırları canlanırken, bölgeyi iyi bilen biri için de kitabı okuyunca civarın dağları, dereleri ve ormanlarının canlı bir şekilde gözünün önüne geleceği kesindir. Toplam onbir kısa öyküden oluşan kitapta, Necati Cumalı, gerçekçi köy hikayelerini toplamıştır. Toprak, su davaları, çekişmeler, kıskançlıklar, öç almalar, kavgalar, cinayetler, zorbalıklar ve köylümüzün, kasabalımızın bu konulardaki tutumu anlatılıyor bu hikayelerde. Aynı zamanda şair de olan yazarın bu özelliği konuları anlatış tarzına da yansımış görünmektedir. Olayları o kadar şiirsel bir dille anlatıyor ki okuyucu ister istemez kendisini olayın içinde buluyor. Kitaba adını veren Susuz Yaz'ın yanında on öykü daha vardır: Öç, Yenilmeyen, Dağlı ve Muharrem, Bıçak, Kaatil, Gülsüm Kıza Ağıt, Esma ile İsmail, Aktör, Aksinin Biri ve Selim'i Anarım. Tiyatroya da uyarlanan Susuz Yaz'ın konusu adından da anlaşılacağı üzere "su"dur; Anadolu'da hep var olan, yüzyılımızın son çeyreğinde sınırları da aşıp uluslar arası, savaş çıkartacak kadar önemli bir hale gelen su paylaşımıdır. Mevcut suyun herkese yetmemesi üzerine, tarlasından su çıkan iki kardeş suyu sahiplenir. Çıkan su kavgası kardeşlerden birinin cinayet işlemesiyle sonuçlanır ve diğeri hapse girer. Ceza evine düşen kardeş evlidir ancak gelenek olduğu üzere suçu küçük üstlenir. Bir süre içerdeki kardeşiyle ilgilenen ağabey daha sonra geline göz koyduğu için kardeşinin ölüm haberinin geldiği yalanını bütün köye yayar ve nihayet böylece çaresiz kalan gelinle evlenir. Ancak yıllar sonra ceza evinden beklenmedik şekilde çıkıp gelen küçük kardeş olayları öğrenince kıyamet kopar. Sinema uyarlamasında aynı adama âşık ana-kız rekabeti olarak gösterilen Öç'te ise köyün işsiz güçsüz haytasından kızını korumaya çalışan *****n durumu ve olaylarla hiç de ilintisi olmayan insanların trajedisi anlatılmaktadır. Ağabeyinden (Şerif Ali) farklı olarak gözü hep işinde olan küçük Mahmut aşk olayının en hak etmeyen kurbanı olarak, kendisini ve erkekliğini ispatlamak zorunda hisseden, bunu daha çok köylülerin ırz, namuz doldurmalarıyla yapan, kızın (Hacer) erkek kardeşi tarafından öldürülür. Köylerimizde yaygın olarak görülen tipik bir kız kaçma-kaçırılma ve bunu takip eden namus cinayeti olayıdır. Yenilmeyen'de her şeyini yenilmez bir güreş devesine yatıran bir köylünün kıskançlıklar sonucu devesinin öldürülmesiyle beraber Batı Anadolu'daki deve güreşi geleneği en ince ayrıntısı ve terminolojine kadar okurlara sunulmaktadır. Anlatımdaki şiirsellik bir devenin ölümünü okur vicdanında bir insanınki kadar acıklı ve hüzünlü hale getirmektedir. Bıçak ise insanımızın silaha düşkünlüğünü işleyen, bir bıçağın köy çocuğunun arkadaşları ve büyükleri nezdindeki imajını nasıl güçlendirdiğini anlatan kısa öykülerden bir başkasıdır. Dağlı ve Muharrem, Katil ile Gülsüm Kıza Ağıt öykülerinde sırasıyla zorbalık, kabadayılık, eğitimsiz ve kocasına tamamen mahkum olan kadının dramı ve bütün bunların karşısında sürekli bastırılan, horlanan, aslında pervasızlığa saygısından dolayı baş vurmayan insanların çileden çıkıp olanlara dur demesi ve kendini savunma ihtiyacı hissetmesi örnekleriyle anlatılmaktadır. Ezilen insanların haklılığını belgelemek istercesine söz konusu hikayelerde cinayet işleyenler yazar tarafından "katil olmalarına rağmen" o şekilde sunulmaktadır ki okuyucu farkında olmadan sempati duyar onlara. Aktör ve Aksinin Biri öykülerinde ortak olarak insanlarımızın zayıflıkları, içinde bulundukları maddi güçlükler ve bu güçlükler nedeniyle kolayca yoldan çıkarılmaları, devlet memurlarına rüşvet verilerek ulusun ortak değerlerinin nasıl katledildiği anlatılmaktadır. Hayatta hiç bir amacına ulaşamayan sözde aktör, köylü ve kasabalının saf duygularını ve iyi niyetini sömürerek yaşayıp giderken, bir kereste tüccarı da kolcunun maddi açmazlarını ve içkiye düşkünlüğünü kullanarak ormanları talan etmeye devam eder. Tüccarın yolsuzluğu sanki kırk yıl öncesine ait değil de son birkaç yıldır yaşadığımız her türlü yolsuzluk, sahtekârlık, yüzsüzlük ve vurdum duymazlıkları sergiliyor gibidir. Öyküde yaşananlar günümüze adeta nazire yapıyor, bize çok alışık olduğumuz şeyleri bir daha hatırlatıyor. Öykülerde görülen genel olumsuz havaya rağmen Selim'i Anarım adlı öyküde yazarın kendisi bile çalışkan Türk köylüsüne âşıktır. Elinde bulundurduğu tarla, bağ ve bahçelerini işleyerek, diğer bazı komşuların gerek kendi tembelliklerini bastırma dürtüsü gerekse kıskançlıkları nedeniyle sürekli saldırmaları ve dalga geçmelerine rağmen, etrafını cennete çevirmiştir köylü Selim. Engel olunmadığı, destek olunduğu hatta hiç değilse gölge edilmediği zaman insanımızın yapamayacağı şey yoktur. Bu kitapta ele alınan konular ve sorunlar aslında yüz yıllardır Türk toplumunun yaşadığı sorunlardır. Yazar kişilerin çatışma ve didişmeleri yoluyla bizi bu sorunlara ***ürmekte, çözüme hiç de gerek olmadığını, problemin çözümü de içinde barındırdığını olayların inceleniş ve aktarılışı sırasında gayet açık bir şekilde vermektedir: Çözüm eğitimdir. Bu dava ve olaylar köyümüz ve köylümüz (bugün kentlimiz de buna dahil edilmeli) aydınlığa kavuşturulmadıkça sürüp gidecektir. Hatta bugün "kentli" demekte bir hayli zorlandığımız şehirlilerimizin bir çoğu da ironik bir şekilde aynı kadere mahkum olmuştur. Eskiden cehalet yüzünden sadece kırsal kesimde karşılaşılması muhtemel bazı olaylar kentlere kadar gelip dayanmıştır. Hemen hemen iki çeyrek asır önce yazılmış ve eleştirilmiş olan konular ne gariptir ki hiç değişmeden bugün de karşımızda durmaktadır. Bu bakımdan Necati Cumalı'nın öyküleri güncelliğini, gerçekliğini ve sıcaklığını yitirmeyen öykülerdir. Tüm zamanlarda okunabilecek bir başucu kitabı olma özelliğini taşımaktadır. Su davası (Susuz Yaz), kız kaçırma (Öç), kabadayılık yoluyla para sızdırma (Dağlı ile Muharrem), boşanan kadının dramı (Gülsüm Kıza Ağıt) ve rüşvet, yolsuzluk, memleket kaynaklarını talan etme (Aksinin Biri) konuları hem köy hem kentlerimizde fazlasıyla yaşadığımız, alıştığımız ve iyice kanıksadığımız konulardır. İnsanımızı daha iyi tanımak için okunması gereken bir kitaptır Susuz Yaz.
Yazar:
Necati Cumalı
Necati Cumalı
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 37 dk.Sayfa Sayısı: 163Basım Tarihi: 1983İlk Yayın Tarihi: 1962Yayınevi: Tekin Yayınevi
Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
163 syf.
·
Puan vermedi
Film hakkında daha çok şey yazacağım, Erol taş döktürmüş resmen. Ben şöyle bir göz attım ama kesinlikle izlenmesi gerektiğine karar verdim. Kitaba dönecek olursam da şöyle diyebilirim Susuz Yaz Egenin Anadolulu tarafını çok güzel anlatmış. O dönemlerde Ege demek ki baştan başa Anadoluymuş. Kitap sadece Susuz Yaz hikayesi değil, 2. hikaye Öç... Bunun filmini izlemiştim ama tabii kitap farklıymış, o kısmı biraz hayal kırıklığı. Hikayeler baya iyiydi Necati Cumalı kimmiş dedirtti. İlk kez okudum. Tebrikler.
Susuz Yaz
Susuz YazNecati Cumalı · Tekin Yayınevi · 1983983 okunma
Reklam
163 syf.
5/10 puan verdi
Hadisi şerifte buyuruldu ki: Ey Muhâcirler topluluğu! Beş şey vardır ki, onlarla imtihan olunduğunuzda (o toplumdahiçbir hayır kalmamış demektir.) Siz hayatta iken onların ortaya çıkmasından Allah'a sığınırım. (Bu beş şey şunlardır:) l. Zina: Bir toplumda zina ortaya çıkar ve açıktan işlenecek bir hale gelirse, o toplumda mutlaka vebâ ve onlardan önce gelmiş-geçmiş hiçbir millette görülmeyen hastalıklar yayılır. 2. Ölçü ve tartıda hile: Bir toplum, ölçü ve tartıyı eksik yaparsa, o toplum mutlaka kıtlık, geçim sıkıntısı ve sultanın (yöneticinin) zulmüne uğrar. 3. Zekat vermemek: Bir toplum, mallarının zekâtını vermezse, mutlaka gökten yağmur kesilir. Şayet hayvanlar da olmasaydı, tek damla yağmur bile yağmazdı. 4. Ahdin bozulması: Bir toplum, Allah ve Rasülünün ahdini bozarsa, (düşmanla yaptığı anlaşmayı ihlal ederse) Allah Teâlâ, kendilerinden olmayan bir düşmanı o topluma musallat eder ve ellerindeki (servet)lerin bir kısmını onlardan alırlar. 5. Allah'ın kitabı Kur'an ile hükmetmeyi terketmek:Bir toplumun liderleri (yöneticileri), Allah'ın kitabı Kur'an ile hükmetmeyi terk edip Allah'ın indirdiği hükümlerden işlerine gelenleri seçerlerse, Allah Teâlâ onları kendi aralarında savaştırır (onları birbirine düşürür)." (İbn-i Mâce; hadis no: 4155. Elbânî, "Sahih-i İbn-i Mâce"de 'hadis, hasendir' demiştir.)
Susuz Yaz
Susuz YazNecati Cumalı · Tekin Yayınevi · 1983983 okunma
258 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Öyküler ve film hakkında içerik bilgisi olabilitesi bulunabilir. Pek emin değilim yine de... Susuz Yaz, Necati Cumalı'nın üçüncü öykü kitabıdır. Benimse okuduğum ilk Necati Cumalı eseri. Genelde bir yazarı tanımaya başlarken ilk önce yazarın öykü ya da şiir kitaplarını okumayı kendime alışkanlık ediniyorum. Büyük eserlerini okurken yazarın diline,
Susuz Yaz
Susuz YazNecati Cumalı · Cumhuriyet Kitapları · 2013983 okunma
Reklam
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.