Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bana yumuşak huylu olmayı aynı zamanda da haksızlık karşısında dik durmamı öğreten, bilinçli, çevresine saygılı davranmayı, büyüklerine saygıda kusur etmemeyi, daima sevgi ile kalmayı öğreten ilk öğretmenim annem bugün bana; kızım o güzel ellerinden bir sarma yesek ne güzel olur dedi. Ben yerimi annemden öğrendim. Sonra dedim ki üslubun güzelse eğer dikeni gül eder, üslubun güzel değilse de anlattığın gül çiçek değildir. Muhatabımız gerek çocuk gerek büyük olsun insanın ifade edici dilini etkili kullanabilmesi gerekiyor. Bencil, egoist dili kullanmak yerine kalpleri yumuşatacak, iki insanın arasında muhabbeti sürekli kılacak dil ile konuşmak ve üslubun kimliğimiz olduğunu unutmamak elzemdir.
Onu sekiz geçtiğinde
Pardon saat kaç diye sordum yanımda otobüs bekleyen kadına. Onu on geçiyor dedi. Teşekkürler dedim.  Arkamı dönüp omzuma çapraz olarak taktığım çantamdan telefonumu çıkarıp çaktırmadan saate baktım. Hayır onu on geçmiyordu. Onu sekiz geçiyordu. On demek sekiz demekten daha mı kolaydı? Neden hep sayıları yuvarlayarak söyleriz ki? Altı geçseydi beş
Reklam
Gerçek hayattan esinlenmiş etkileyici bir öykü…
Annem, evi, babamı ve bizi terk ettiğinde ben altı yaşında, abim sekiz yaşındaydı. Annemin babamı terk etmesini o yaşta bile anlamıştım da, bizi terk etmesini anlamamıştım. Anne çocuklarını terk eder miydi? Babam, annemi döverdi. Babam beni, abimi döverdi. Ben o yaşlarda babalar döver diye biliyordum. Babalar döver… Anneler olmayınca, evlerin
limonlu dondurma
İşte böyle kuzum, anlayacağın şu ömrümde pek çok şeye göğüs gerdim. Hani diyor ya Ahmet Arif; aç kaldım, susuz kaldım. Parasız kaldım. Annem, babam, seninle de tanıştırdığım küçük kız kardeşim, üniversite arkadaşlarım, bir masada gülüp eğlendiklerim; benim de figüranlığını yaptığım, kimi zaman ana karakterlerinden olduğum onlarca güzel insanın
Uzunca bir zamandır annemle krizler yaşıyorum. İş sevilmediğimi duymaya kadar gitti. Yıllardır içimde ben bunları hak edecek ne yaptım düşüncesi dönüp duruyordu. Anneyim aynı zamanda ve anlamak için elimden geleni yapıp hep annemi suçlu buldum. Ama şimdi bir kızım oldu. Doğumhane önünde herkes bebeklerin peşinden giderken annem benim çıkışımı bekledi. Torunlarını sevgiyle kucakladı. Diyordum ki çocuklar için bana katlanıyor onları görmek sevmek için. Bugün bir konuşma geçti aramızda evlat mı daha çok seviliyor torun mu diye. Uzun zaman sonra beni çok mutlu eden o cümleyi duydum. Torun evlat hatırına çok seviliyor. Evladımın çocuğu olmasa bu kadar sevilmez ki. Anladım ki insan çocuklarını çok seviyor, amma kızına bir ayrı kıyamıyor. Bana kıyamadığın ve bundan dolayı yaşadığımız tüm krizleri bugün anlıyorum anne 💞
Siz olsaydınız ne yapardınız?
Kendisini karşılayan sekretere; Nazif Beyle görüşmek istediğini söyledi. Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: 'Nazif Bey mi?'dedi. 'Evet, Nazif Bey!' diye cevap alınca, hüzünlü bir ses tonuyla 'Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yıl oldu.' dedi. Hiç beklemediği bu haberle bir acı saplandı
Reklam
2017 Martın 8'i
7 yıl öncesi bugünden 3 gün önceydi seni en son görüşüm.. Bu fotoğrafida ozaman çekmiştim hatıra kalması için..Artık hastalık tüm vücudunda hüküm sürüp yatağa hapsedince seni bütün evlatların kardeşlerin herkes yanında ve yani başındaydı..Zoraki olarak evime döndüğüm bir zamandı her gün, her saat, her dakika arardım annemi belkide her saniye ve
Ben annemin aynasıyım! Geçmişinde başörtüsü yüzünden okuyamadığı liseyi annemle birlikte bitirdim. Heves edip gidemediği üniversiteye geldim. Annem ve babam okuduğum bölüme burun kıvıranlara karşı hep arkamda durdu. Annemin bana söylediği tek bir şey vardı "Kızım nerede olursan ol sen tesettürüne, tesettürün sana sahip çıksın!" Ben, sen buralara kendi kimliklerimizle gitmezsek şuan hâlâ maruz kaldığım dışlanma ve yok sayılma devam edecek! Ben 28 Şubat döneminde yaşamadım ama yaşayanların acılarını iliklerimde hissettim. Belki hiçbir zaman o dönemi yaşayanlar kadar bilinçli olamayacağız ama unutursak sahip olduklarımızı da kaybedeceğiz. Bunlar bir daha yaşanmasın diye annem beni eğitti ,ben de çocuklarımı eğiteceğim. Kıyamete kadar unutmayacak!
resulullah süper bir insandı, ben o kadar değilim, resulullah yolda ebu bekir’i görse ‘es selamu aleyküm ya sıddık’ derdi, ben yolda ebu bekir’i görsem tanımam. resulullah asla yalan söylemezdi; ben annem ölürken hiç ağlamadım. ben annem ölürken çok ağladım çünkü annem gırtlağından hırıltılar çıkarırken nasıl terliyordu, görmeliydiniz. resulullah
Yılmaz Erdoğan’ın Otlu Peynir Şiiri ( 94-95 Yılları Hakkari ve Babam )
“Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan …. ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam.. Yıl 1995 Yüksekova’nın ilk ve tek radyo kanalı Feza TV’de bu Yılmaz Erdoğan’ın şiiri paylaşıldı. Annem beni hemen yanına çağırdı. Birlikte dinlemeye başladık. Ben küçüğüm tabi anlamam sanmayın. O sıralar kaymakamın kızı Belemir’e
763 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.