Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
488 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Thorn, ölen babasının intikamını alabilmek için savaşcı olmaya karar verir. Bir gün onu eğiten ustası tarafından üç erkekle birden talim yapmaya zorlanır. Talim esnasında bir kaza olur ve Thorn bir arkadaşının ölümüne neden olur. Ancak ustası bunun bir kaza olmadığını ve onun katil olduğunu ilan eder. Taşlanarak ölme cezası alan Thorn, ilk kitaptan çok iyi tanıdığımız ve artık Peder olan Yarvi tarafından kurtarılır. Yarvi onun yeteneğini kullanmaya karar verir. Thorn, Peder Yarvi'nin Harap Deniz boyunca çevirdiği oyunlarla Yüce Krala karşı müttefik toplamasında ona eşlik eder. Onlarla birlikte yola çıkan Brand, talim alanında yaşananlara ses çıkaran tek kişidir. Peder Yarvi'ye olayın aslında kaza olduğunu ve Thorn'un katil olmadığını söylediği için de ustası tarafından gözden çıkarılır. Ancak bu gözden çıkarılış onun için yepyeni bir maceranın kapısını aralar. Macera kaldığı yerden devam ederken Thorlby'den ilk şehire kadar ulaşan uzun bir yolculukta soluksuz bir mücadeleye eşlik ediyoruz. İlk kitap gibi bu kitabı da beğendim. Klasikleşmiş şekilde bitmediği için de mutluyum. Karakterlerin kendi hikayeleri ve hem kendileriyle hem de etraflarında olup bitenlerle sürdürdükleri mücadeleler etkileyici bir şekilde anlatılmıştı. Üçüncü kitap henüz türkçeye çevrilmediğinden şimdilik harap denize veda ediyorum. Umarım en kısa zamanda son kitap da çevrilir.
Dünyanın Öteki Ucu
Dünyanın Öteki UcuJoe Abercrombie · Pegasus Yayınları · 202017 okunma
Tokat!
Çağın akıl sahibi insanları, dünyayla artık aklın hiç ihtiyaç duyma­yacağı biçimde ilgileniyor. Mesela Türkiyeli bir akademide, demokratik bir toplum arayışında akla ilk gelecek olan "özgür­leşim tutkusu" ve "ütopya" gibi klasikleşmiş bazı sorgulama­lara son derece müsait ve açık bir olgu (hatta Türkiye'nin ya­kın döneminin en açık olgusu) olan Gezi direnişiyle ilgili bir sempozyum düzenleniyor, ama şöyle bir iddia ile: "Çokluğun Siyasetinin Gezi'yle Birlikte Almakta Olduğu Hal Üzerine Kolektif Bir Düşünme Zemini." Ve bir iki bildiri başlığı örneği: "Uyuşmazlığın Siyaseti ve Ortaklaşmanın Mikropolitiği"; "Gezi Sonrası Siyasette Antogonizma ve Queer". Ama en güzeli şu: "Gezi Direnişinin Biyo-Mekansal Stratejisine Dair Bir Okuma: Direnç-Mekan'ın Çoklu-Ölçeklerdeki Metastazı." Bu jargonda malum parkın adı "temellük edilmiş bir uzam", malum isyan "yatay direniş" oluyor hemen. Entelektüeli ahlaken sıradan in­san mertebesine indirip sistem içinde kendi prestijinin peşi­ne düşürmüş olan tahsilliler güruhu, bir kez daha gerçeği ifşa edecek yerde kendi teorik uzmanlıklarıyla prestij avına çıkıyor. Burada teori tam olarak akademisyen ve öğrencilerden olu­şan dinleyici kitlesine yönelik bir performans haline gelmiştir. Kullanılan zor anlaşılır dilin teknik engelleri tam olarak genel kitleden uzaklığın bir işlevidir -Gezi direnişinin temsil ettiği şeyin tam aksine!
Sayfa 117 - Yordam Kitap, 2021.Kitabı okudu
Reklam
384 syf.
·
Puan vermedi
Merhabalar Ahmet Mithat Efendi'nin yenilikçi ve deneysel eserlerinden birini daha okudum. Kitabın girişinde belirttiği gibi yazar natüralist tarzda bir roman yazmak istemiş. Kitabın ismi de "gözlem" anlamına geliyormuş. Bir vapur seyahatinde tesadüfen karşılaştığı kişilerle ilgili bir hikâye kurarak roman içinde roman diyebileceğim bir anlatı ortaya çıkarmış. Ayrıca başından sonuna kadar yazar olarak kendisi de hikâyenin içinde mevcut. Vapurda karşılaştığı iki genç gayrimüslim hanımın peşine düşen yazar onlarla ve genç kızlardan birinin âşığı Refet'le tanışır. Kısa sürede aralarında derin bir dostluk kurulur. Kızlardan birinin bahis açması üzerine kızın hayatını romanlaştırmak üzere çalışmaya başlar. Bu arada gerçek hayatta da romanları aratmayacak gelişmeler yaşanır. Genel olarak güzel bir romandı. Yazar gerek gördüğü yerlerde araya girip toplum, din, ahlak gibi birçok konuda fikir beyan etmiş. Epey hacimli ve çok detaylı olması bazen okuma hızımı ve isteğimi azalttı. Konular artık çok bilinen, klasikleşmiş şeyler olsa da şaşırtmaca ve merak unsurları ustaca yedirilmişti. @okuyan_kadinlar_kulubu ile #TürkKlasikleriSerisi etkinliğinde bu ayki kitabımızdı Sevgiyle kalın 🪻
Müşahedat
MüşahedatAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022604 okunma
250 syf.
·
Puan vermedi
Güneş Su Demirtaş- Saçmalıklar isimli şiir kitabı incelemesi Lora Yayıncılık’tan birinci baskısını okuduğum bu şiir kitabı kapak tasarımı ile okuyucuyu sarıp sarmalıyor. Özgürlük ve boşvermişliğin büyüsü… Şiirler hayatın içinden. Sanatlı bir anlatım olsun diye anlaşılmayan kelimeler kullanılmamış tam tersine Güneş Su Demirtaş adeta günlük yazar gibi ya da sizinle sohbet eder gibi içten. Kadınların yaşadıkları bu zorlu hayatı anlayabilmek için illa ki zorlukları yaşamaya gerek mi var? İnsan olmak yeterli değil mi? Yazarın üzerinde durduğu imgelerden birisi de çocukluk. İnsan ömrünün en güzel zamanına doyamamak ama bazen de çocuk olmak istememek.. Bir hayvansever ve doğasever olarak patili dostlarımızın şiirlerde geçmesinden büyük keyif aldım. Bununla birlikte yağmur, Güneş ve çiçekler şiirlerin coğrafyasını oluşturmuş. Başlıklar üzerinde çalışıldığı çok belli. Kimi zaman bir manifest kimi zaman da çarpıcı “Delirenler Kulübü”nde olduğu gibi. Yazar yalnız kalmayı kalabalıklar içinde kaybolmaya tercih ediyor. Herkesin aslında ne olduğunu biliyor. Ve kahve insanları kitapta “Türk Kahvesi” isminde bir şiir bulunca gülümsüyor. Yayınevinden başka kitaplar da okudum. O kitaplarda yazım yanlışları ve dizgi hataları vardı. Bu kitapta öyle bir şey yok. Belki ilerleyen baskılarda yazar hakkında kısa bir bilgi ve ön söz olsa çok daha iyi olur. Artık klasikleşmiş yazarlardan-şairlerden biraz uzaklaşıp genç yeteneklerin sesine kulak verme zamanı gelmedi mi sizce de?
Saçmalıklar
SaçmalıklarGüneş Su Demirtaş · 03 okunma
85 syf.
6/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Zeze ile yolculuğumun sonuydu burası. Ve incelemelere bakıp bunu gören için de öyle. Bir hikayeyi daha hüzünlü bitiyorum. Bu yüzden serili kitapları pek sevmiyorum. Çünkü bazılarını okuyup bitirmen uzun sürüyor öyle olunca da yolculuğun sonunda terk edilmiş bir evde, yalnız kalmış gibi hissediyorsun. En azından ben kendi payıma öyle
Delifişek
DelifişekJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 202127,4bin okunma
Yirmi üç “fantastik” hikâyeden oluşan Ahmed Hilmi Bey’in artık klasikleşmiş kitabı Âmak-ı Hayal’de “Âlem bir deniz, sen bir gemi; aklın yelkeni, fikrin dümeni, kurtar kendini, ha göreyim seni…” denir. Ne güzel bir iddia doğrusu. Dünyayı kurtarmaktan bir önceki durak mıdır acaba?
Reklam
376 syf.
9/10 puan verdi
Percy jackson sizce de HP serisine benzemiyor mu??
Benim için yavaş ilerleyen bir kitap oldu, kendimi hikayeye tam olarak kaptıramadım. Ama brnce çok güzeldi, alana kadar bu kitap serisi hakkımda çok da fazla bir şey bilmiyordum fakat birinci kitabı bitirmiş biri olarak artık fikir sahibiyim. Kitap bana klasikleşmiş bir fantastik seri gibi geliyor. HP serisi kadar ünlü olmasada ünlü bir seriymiş. Okurken o nesnelleşmiş kalitenin tadını alabildiğimi söylemem gerekiyor. Ben gerçekten sevdim. Kurguyu da, yazım şeklini de. Ayrıca tam olarak istediğim gibi bir seri sadece birinci kitaba özgü bir ağırlık vardı üstümde. Onu atlatabildiğime göre son sürat seriye devam edeceğim. O değil de seri hakikaten bana Harry potter hissi verdi. Kendinden haberi olmayan bir çocuk, ailesinin gerçeklerini öğreniyor ve bunla baş ediyor ve üatelik kahvraman oluyor. Ve bu sadece 14 yaşında oluyor. Gerçekten sevdim bu seriye bir şans vermelisiniz.
Şimşek Hırsızı
Şimşek HırsızıRick Riordan · Doğan Egmont Yayıncılık · 20177,9bin okunma
Kaygı ve yabancılaşma gibi kavramların (ve Çığlık’taki gibi, bunların tekabül ettiği deneyimlerin) postmodernin dünyasında artık yeri yoktur. Marilyn ya da Edie Sedgewick gibi büyük Warhol figürleri, 1960'ların sonlarındaki mahut tükenme ve kendini tahrip vakaları, o son derece egemen uyuşturucu ve şizofreni deneyimleri -artık bütün bunların ne Freud'un kendi dönemindeki isterik ve nevrotiklerle, ne de ileri modernizm dönemine egemen olan o klasikleşmiş radikal tecrit ve yalnızlik, anomi, kişisel isyan, Van Gogh tipi delilik deneyimleriyle pek bir ortak noktası kalmamıştır. Kültürel patoloji dinamiklerindeki bu kaymayı, öznenin yabancılaşmasının yerini öznenin parçalanmasına bırakması olarak ifade edebiliriz. Bu terimler ister istemez çağdaş teorinin gözde temalarından birini -bizzat ‘özne'nin ölümü, özerk burjuva monad veya ego veya bireyin sonu- ve bunun paralelinde, ister yeni bir ahlaki ideal, ister ampirik tanım olarak, eskiden bir merkezi bulunan özne ya da ruhun merkezini yitirmesinin vurgulanmasını çağrıştırıyorlar.
Sayfa 75 - Postmodernizm, Kıyı Yayınları, 2.Baskı, 1994. (Fredric Jameson - “Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı”Kitabı okudu
61 syf.
7/10 puan verdi
A.Puşkin ile tanışmam "Yüzbaşının Kızı" adlı eseriyle olmuştu. Beğendiğim bir kitaptı. Ve o kitabın incelemesinde Aleksander Puşkin hakkında derlediğim özet bilgileri okuyucuya sunmuştum (Arzu edenler aşağıya bırakacağım bağlantıdan okuyabilirler). Dolayısıyla "Puşkin şöyleydi, Puşkin böyleydi" şeklinde cümleleri bir kenara
Erzurum Yolculuğu
Erzurum YolculuğuAleksandr Puşkin · Kapra Yayıncılık · 01,342 okunma
❝Zamanım yok ki❞ gerekçesinin arkasına sığınmak, rahatını bozmak istemeyen, üşengeç kişilerin kullandıkları ve artık ❝klasikleşmiş❞ olan bir kaçış yoludur.
Sayfa 29 - Arıtan Yayınevi – 1. Baskı ~ 1993, İSTANBULKitabı okudu
Reklam
50 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
''Yapmamayı tercih ederim.''
Katip Bartleby, durmaya karar veren bir adamın hikayesidir. Kopyalamayı bırak, konuşmayı bırak ve yaşamayı bırak. Ama sonsuz nezaketle klasikleşmiş cümlesini kurar: "Yapmamayı tercih ederim. Bartleby neden bir gün her şeyi durdurmaya karar veriyor? Artık başka insanların oyunlarını oynamak istemediği için mi? Önceki işi kimliğini elinden aldığı için mi? Yazar bize tüm anahtarları vermiyor; gizem herkesin cevabını bulması için kalmış. Bu roman muhteşem çünkü Melville okuyucuyu Bartleby'in aracılığıyla varlığını düşünmeye ve kendi içine derinlemesine dalmaya zorluyor. Heyecan verici olduğu kadar korkutucu bir deneyim.
Katip Bartleby
Katip BartlebyHerman Melville · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202212,2bin okunma
KLASİK KITABIM BITTI POZU
Artik klasikleşmiş kitabım bitti story pozumuz ile bu güzel kitabida kütüphanemde istirahate uğurluyoruz : )
172 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Otomatik Portakal♡
Kitabını okumadan izlediğim eserlerden biriydi
Otomatik Portakal
Otomatik Portakal
. Genellikle kitaptan sonra filmini izlerim eserlerin. Tabi beyaz perdeye uyarlanmışlarsa. Otomatik Portakal, artık klasikleşmiş, hatta birçok açıdan bir baş yapıtı olan bir kitap.
Anthony Burgess
Anthony Burgess
'ın yazdığı en sert ve en iyi kitaplarının başında yer alıyor. Hatta en iyi kitabı desem yanlış bir
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,8bin okunma
134 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Hepimiz Godot'yu Bekliyoruz
Absürt tiyatronun en önemli örneklerinden Godot’yu Beklerken, 1948'de Fransızca olarak yazılmış ve 1953'te Paris’te sahnelenmiş. Oyunun yazarı Samuel Beckett tarafından 1954 yılında bazı değişikliklerle İngilizce çevrilmiş. Yazıldığı günden bugüne ününe ün katmış, dünya çapında tanınmış ve klasikleşmiş. Oyunun odak noktası, beklenenin
Godot'yu Beklerken
Godot'yu BeklerkenSamuel Beckett · Kabalcı Yayınları · 20218bin okunma
222 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.