136 syf.
4/10 puan verdi
·
7 saatte okudu
Yazarla aynı kuşaktanız, fakat aşk ve tesadüfler için aynı duyguları paylaşmıyoruz. Okurken neler olacağını hatta sonunu bile tahmin edebiliyorsunuz. Küçüklüğümüzün dostlukları, komşuluk ilişkileri, tesadüfler, Türk filmleri hepsi bu kitapta mevcut. Yazarın okuduğum ilk kitabı ve sanırım da öyle kalacak ben sürprizleri olan kitapları seviyorum. Aşkı ve yaşadığı duyguları çok iyi betimlemiş fakat benim için fazla romantik, olasılıkların bu kadar yüzdesinin yüksek olduğu bir hayat pek yok, aşkı ve tesadüfler sonucu mutluluğa inanlara keyifli okumalar....
Allah'a Emanet Ol
Allah'a Emanet OlKahraman Tazeoğlu · Destek Yayınları · 20162,020 okunma
"Yürek adam'larınun yetişmesinde sokaklar kadar mahallelerin, eğitim sistemi kadar yaşanan evlerin rolü var. Meselâ sayısız "yürek adam"m yetiştiği Osmanlı evleri sözün tam anlamıyla "yaşanacak mekânlar"dı ve evin tamamı kullanılırdı. Gösterişe açılan tek bir kapısı bile yoktu. Her kapı insana açılır, her bölüm insanın kendini huzurlu ve mutlu hissedeceği şekilde tasarlanırdı. Osmanlı evinin odaları yüksek tavanlıydı. Tavanın yüksek oluşu insan ruhunu hem yüceltir, hem de ruha ferahlık ve sükûnet verirdi. (Alçak tavanlı "daire"lerde ruhumuz bunalıyor, depresyona giriyoruz.) Evlerin pencereleri karşılıklı birbirine açılırdı. Komşular pencereden pencereye "sohbet" eder, birbirlerine karşı muhabbetlerini artırırlardı. Ayrıca evde biten herhangi bir şeyi komşudan istemenin en kestirme yolu yine bu pencerelerdi: "Hû komşu, misafir geldi de bir içimlik kahveniz var mı?" diye başlayan sohbetler genelde koyulaşır, vakti unutturur, ama komşuluğu da ilerletirdi. (Evler üst üste binip "apartman" olduğundan beri balkon kapıları halı-kilim silkme kavgasına açılıyor, komşuluk da gitti gidiyor.)
Reklam
Herhangi bir kentin panaromik fotoğrafını inceleyerek, orada oturanların ekonomik, psikolojik, eğitimsel... her türlü durumunu anlayabiliriz. Kentte meydan yoksa, demokrasi gelişmez. Kaldırımlar darsa, bireye saygı kıttır. Yapılar çok katlıysa, kanser yaygındır. Çünkü komşuluk ölmüştür.
Sayfa 290 - Civan KazanovaKitabı okudu
Rıza Şah, Gazi’nin asker ve devlet adamı olarak kişiliğine karşı, aralarındaki yaradılış ayrılığını geride bırakan, özel bir hayranlık besliyor ve onun gibi, iki ülke arasında iyi komşuluk ilişkileri kurulmasını istiyordu. Ağrı Dağı çevresindeki Türk-İran sınırı konusunda yapılan görüşmeler bir ara bozulacak gibi olmuştu. Bunun da nedeni, iki tarafın da stratejik güvenlik bakımından üzerinde durduğu küçük ama önemli bir tepeydi. Ancak bu ölü nokta iki devlet başkanının iyi niyeti sayesinde aşıldı. Görüşmeler için Tahran’da bulunan Tevfik Rüştü’nün, Gazi’den aldığı talimat üzerine, İran şahının hakemlik etmesini istemesi, İranlıları şaşırtmıştı. Yüksek rütbeli bir kurmay subay, haritalar getirerek, İran görüşünü savunmak için şahın önüne yaydı. Ama o sırada, şahın söylediğini dinlemediğini ve haritaya değil, kendisine baktığını fark etti. Şah, subayın sözünü keserek, “Beni ilgilendiren bir tek şey var,” dedi. “O da Türkiye ile olan dostluk bağlarımız.” Bunun sonucunda, sınır çizgisi, Türklerin lehine olarak, dağın sırtını izler şekilde geçirildi. İranlıların da itibarı korunmuş oldu.
Altın Kitaplar YayıneviKitabı okudu
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
'İşçi B'nin Hikâyeleri' ,Alman Peter Maiwald'in bir işçinin yaşam sıkıntılarını,Hitler faşizmini anlattığı şiirlerinden oluşuyor.Kıvrak zekâlı,hazırcevap ve nüktedan işçi B,işçi kardeşlerine sömürü ilişkilerinde komşuluk sorunlarını kadar bütün güncel ve toplumsal konularda fikirler verip okurlarını düşünmeye sevk ediyor. Kitap her ne kadar İşçi B'nin Hikâyeleri olsada onun hikayeleri gerçekten tüm işçilerin hikayesidir. İşçi B, dünyadaki var olan her sorun üzerinde görüş bildiriyor,yaşamın her alanındaki sömürüyü kimi zaman acı acı gülümseyerek kimi zaman iğneli bir dille durumu açıklayarak karşı çıkıyor."İşçi B'nin Hikâyeleri ",5 bölümden oluşuyor. Kitabın arka kapağında yazıldığı gibi gerçekten ," Okurken onun bir Alman olduğunu unuturuz,sanki Türkiye'nin herhangi bir fabrikasındaki bir işçiyi dinler gibi oluyoruz."
İşçi B'nin Hikayeleri
İşçi B'nin HikayeleriPeter Maiwald · Evrensel Basım Yayın · 200433 okunma
Çılgın Türkler: Kıbrıs - Turgut Özakman
Ankara Radyosunda Söz Yayınları Şefiydim. 1963 yılı Aralık ayında Kıbrıs’ta Noel kıyımı diye bilinen acı olay oldu. Türkiye’de kıyamet koptu. Basın Yayın Genel Müdürlüğü Kıbrıs’a gönderilmek üzere bir muhabir istemiş. Hemen gönüllü oldum. Uygun görüldü. Olaydan 15 gün kadar sonra, radyo muhabiri olarak, Basın-Yayın Genel Müdürlüğünden bir
Bilgi Yayınevi - ÖnsözKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.