Binlerce yılın, “insan ruhunu yüceltmek” amacı güden kültür- sanat eserleri sürgüne gönderilirken, toplumlar cehalete, şiddete ve kabalığa mı teslim ediliyor?Avrupa kültürünün “incelme” arayışını yok eden Amerikan kapitalizmi, piramidin en altına mal satmak için insanları, bedenin en temel gereksinimlerine mahkûm etmedi mi?Senin gövden et ister, al sana daha çok et.Senin gövden seks ister. Al sana bol bol kalça, meme, kadıneti.Senin gövden şiddet ister. Al sana patlayan gözler, kesilen kafalar, kan, kan, kan.Aman bize para ver, aman bize oy ver.Milletten büyüğü yok, al sana bayrak, al sana vatan, al sana milliyet, al sana din; aman bize oy ver.Memlekette demokrasi var!iyi ama binlerce yıldır insan ruhunu yüceltmek için çaba göstermiş olan antik filozofları, bestecileri, şairleri, mimarları, heykelcileri nereye yerleştireceğiz şimdi?Bundan sonra insanların hayatında hormonlu köfte ile meyan kökü şerbeti Homeros’un yerini mi alacak?Gençler Karacaoğlan’ı Şeyh Galib’i değil, Kung Fu dövüşünü mü bilecek?Azdırılmış gövde istekleri, akim, sağduyunun, kibarlığın, este- tigin, düşüncenin yerine ikame mi edilecek?Doğduğu günden itibaren sadece şiddet, futbol ve ilkel duyguların tatminiyle ilişkilendirilmiş genç insanlar, demokrasinin temel dayanağı olan “bilinçli yurttaş” kavramıyla nasıl bağdaştırılarak? Cevabını bulamadığım bu soruları çok önemsiyorum.