Eteklerimden tutuyor yalnızlığım,
Bekçileri gecemin dudak kıyılarında.
Soğursa göğüm, taşarsa düşüncem,
Buz mu keserim ayın ışığında?
Boğulur muyum fikrimin sıfır noktasında?
Tutuşur muyum yeniden gecenin sabahında,
Ya da hiç tütmemiş mi dumanım,
Şu gözümü kararttığım delirmek kuytusunda?
Ziyanı var, zebili firar;
Köhne kalmış her sığınak,
Acıya içimde yok durak;
Mutluluğa yorgunum.
Telaşsızım; heyecansız, uykusuz, yorgunca
Ve geçmişim bilindik vaz'lardan.
Sesleniyorum duy beni ey yalnızlık!
Boğ beni,
Kes nefesimi;
Soluğum solsun, dudak kıyılarında.
“Biliyorum sana giden yollar kapalı.
Üstelik, sen de hiçbir zaman sevmedin beni,
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi.”
Kollarımın bütün gücüyle vuracağım
Er geç sesimi duyuracağım sana
Başımı soğuk demirlere dayayıp
Adını söyleyeceğim mahşer gününe kadar
Dağlara taşlara güzelliğini haykıracağım Ve bütün yaratıklara
Rüzgârın söylediği bir masal gibi
Seni anlatacağım