Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Anadolu
Anadolu ezeli sefaleti içinde sanatsız ve tefekkürsüz yaşamaya mahkûm. Tek hâkimi, uzviyeti. Anadolu biyolojik bir dünya. İstanbul'un şuuraltı. Komplekslerle vıcık vıcık. Anadolu mahzen. Payitaht intelijansiyası o biyolojik yığının şuuru. Bunun için hasta bir şuur. Önce yaşamak sonra düşünmek diyor Romalı. Anadolu yaşıyor mu? Bir yanda toprak köleleri, bir yanda otomobilli robotlar. Toprak köleleri dişlerini gıcırdatmaya başladılar. Otomobilli robotlar uykularında. Anadolu şuuraltımız. Kimsenin bu karanlık dünyaya ışık sıkmak cesareti yok. Tarihin dışında bir dünya. Tarihin ve bütün ilimlerin. Orada musiki ancak düğünden düğüne sahneye çıkar. Hep aynı monoton, aynı bedbaht, aynı şifasız inilti. Şiir, aynı şiir, kimin söylediği bilinmeyen ve ancak musikinin koltuk değnekleriyle sürüklenen sekiz on kıta. Anadolunun şiiri bundan ibaret.
Sayfa 370Kitabı okudu
Biliyordum ki, toprak katı ve tabiat zalimdir ve insan cinsi bozuk bir hayvandan başka bir şey değildir; biliyordum ki, insan hayvanların en kötüsü, en bayağısı ve en az sevimli olanıdır. Evet, bilhassa en az sevimli olanıdır. Bunu, eşekler, mandalar, keçiler ve tavuklar arasında yaşamağa başladığım günden beri daha iyi anlıyorum, daha iyi görüyorum. Bu yaratıkların sadelikleri, samimiyetleri, içgüdülerindeki doğruluk ve isabet, bütün kusurlarını unutturuyor. Insan içgüdüsü ise bozuktur. Onun için, doğruyu eğriden, çirkini güzelden, faydalıyı faydasızdan ayırmasını bilmez ve akıl denilen bir cehennem aletinin hükmü altında gülünç, kaba, sersem ve patavatsız kıvranır durur. Gene onun için, hareketleri aksaktır, sesi ahenksizdir, neşesi yavan ve iğretidir."
Reklam
Yakup Kadri'den Anadolu Üzerine
Düşünmek; insanların, mağara devrindeki gibi henüz birtakım toprak ve taş kovukları içinde yaşadığı ve hayvanlarla haşır neşir olduğu bu yerde düşünmek, bana bir ayıp gibi geliyor.
Zavallı köylü çocuğu! Sen, iki üvey ananın yavrususun. Biri demin seni döven anandır, öbürü de seni her gün döven, doğduğundan beri her gün döven yurdundur. İkisinin acısı arasında, böyle kavrulup gitmişsin.
Anadolu'nun Özetini Yakup Kadri Karaosmanoğlu'ndan okuyalım...
Bu ülkede, temiz yürekli, duygulu ve candan insanlar vardı. Zenginin kapısı fakire açık ve gurbet yolları sonunda mutlaka bir sıcak yurda ulaşacaktı. Orada, bütün kadınlar ana, bütün kızlar kardeş ve bütün çocuklar evlattı. Oranın taşı arkadaş, yoksulluğun derecesi bence malamdu. Fakat, bu maddi yoksulluğun içinde bir manevi varlık bulaca- gımı
"Anadolu'nun güzel işleri var. Bu yoksulluk, bu çaresizlik içinde bile. Bu doğanın zulmü, bu insanların zulmü içinde bile. Vuruyorlar kendilerini doğanın uyanışına, sevincine."
Reklam
Anadolu..❀ Bambaşka bir diyar. Sun'i, yapmacık güzelliklerden uzak, tabiî çekiciliğiyle, gözleri, gönülleri serinletiyor. Ah Anadolu, sen kimlere analık yapmadın ki...?
#saç
İstanbul'dan Erzurum'a ailemi ziyarete geldim. Şuan en büyük savaşımı veriyorum. O saçlarını kestir. Yaşım 30 🤨
Ama doğrusunu ister misiniz, biz de suçluyuz. Batı uygarlığının kaynağı Anadolu'dadır, en değerli kalıntıları bizdedir. Bu gerçeği dünyaya yaymak, kafalara yerleştirmek için gösterdiğimiz çaba yetersizdir. Kendimiz yeterince bilmiyor, ilgilenmiyor, uğraşmıyoruz ki başkalarına anlatalım.
Sayfa 31 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Sene 1914
"Dersim, Türkiye'nin içinde, fakat Türkiye'den ayrı bir parçaydı. Haritalarda bizim görünürdü. Fakat hiçbir zaman bizim olmamıştı. Ne yol verir, ne kervan geçirirdi. O da kendi ağalarının, kendi şeyhlerinin elinde, kendi adetleri, kendi kanunları ile dilediği gibi yaşardı. Etrafını haraca keserdi. Etrafındaki köyler, kasabalar, hem devlete, hem Dersim'e vergi verirlerdi."
127 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.