Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Araştırma-İnceleme

Profil
250 syf.
10/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Savaş, Göç ve Sonrası
Balkan Savaşları sonrasında Rumeli’den yapılan Türk göçlerini ele alan bu kitabı şiddetle edinmenizi, okumanızı tavsiye ediyoruz. Yakın tarihimizin en acı olaylarından birisi olan Balkan Savaşları ve buna müteakip yaşanan göçler ve gelenlerin iskânı her Türk ferdinin bilgi edinmesi gereken bir konu. Bu kitapta, yaşananları bir nebze dahi olsa hissedeceğinizi düşünüyoruz. Neredeyse okurken altını çizmediğimiz, not düşmediğimiz sayfa yok. Bizce bu kitap için en uygun tanım: “Savaş, göç ve sonrası” olacaktır. Alınız, okuyunuz, okutturunuz. “Yalın ayak sürüldük Rumeli’den, tanklarla geri döneceğiz and olsun!”
Balkan Harbi Sırasında Rumeli'den Türk Göçleri
Balkan Harbi Sırasında Rumeli'den Türk GöçleriAhmet Halaçoğlu · Türk Tarih Kurumu · 20226 okunma
Baktığımız her yerde hayat görmek evrimsel olarak “içimize işlemişken” öteki zihinlere verdiğimiz öznel tepkilere nasıl güvenebiliriz ki?
Reklam
Yapay zeka bilinci aslında insan bilincinden tamamen farklıysa, hisseden bir robot, insan standartlarımıza uymadığı için başarısız olacaktır. Benzer biçimde çok zeki fakat bilinci olmayan bir makinenin muhattabını bilinç sahibi olduğuna inandırmaya yetecek bilgiyi elde edebilmesi muhtemeldir. Başka bir ifadeyle, Turing testinde karşı karşıya kaldığımız epistemolojik çıkmazın içindeyiz hala. Bir bilgisayar, insanı zihni olduğuna ikna edebiliyor ya da -Aibo internet sitesinde belirtildiği gibi-“gerçek duygu ve içgüdüler”sergiliyorsa şüphe etmek için hiçbir felsefi dayanağımız kalmıyor.
Bir makine insan düzeyinde zekayla ilişkilendirdiğimiz davranışları ikna edici sergilediği sürece onun insan benzeri bir zekası olduğunu kabul edebilirdik.
Bir biliminsanı onyıllar boyunca laboratuvarda sesle yer belirleme ve yarasa beyninin anatomik yapısı üzerine çalışsa bile yarasa olmanın öznel olarak nasıl bir his olduğunu -ya da böyle bir hissin var olup olmadığını- asla bilemez. Bilin üçüncü şahıs bakış açısına sahip olmayı gerektirir, oysa bilinçlilik ancak birinci şahıs bakış açısıyla deneyimlenebilir. Felsefede bundan “öteki zihinler problemi“ adıyla söz edilir. Teoride bu diğer insanlara da uygulanabilir. İnsan olduklarına ikna olmamı sağlayacak şekilde davranan bir zombi topluluğu içindeki tek bilim sahibi kişi olmam ihtimal dahilindedir.
Reklam
Öğrenciler diğer öğrenciler kendilerinden önde diye hayal kırıklığına uğradığında veya bir şey anlamadıklarından şikayet ettiklerinde, onlara “henüz” kelimesini kullanmayı öğretiyor. Yetişkinlerden bir fikri görsele dökmelerini istediğimde sık sık “Çizimde berbatım” dediklerini duyuyorum. Onlara diyorum ki, “henüz iyi çizmeyi öğrenmedim demek istiyorsun.” Bu küçük bir dil değişikliği gibi görünebilir, ancak önemli bir değişikliktir. Bu sayede odak, kişinin eksikliği algısından çıkıp öğrenme sürecine taşınır.
Tarım ve zanaatın medeniyetin temeli olduğunu savunan Albert Schweitzer, modern kapitalizmin ve teknolojinin medeniyeti imkansız hale getirdiğini söyler. Schweitzer'e göre , kapitalizm ile medeniyeti telif etmek mümkün değildir zira modern ekonomik sistem, giderek bir makine medeniyetine dönüşmekte ve insanı kendi eliyle ürettiği makineyle aynı varlık düzeyine indirgemektedir.
Başarısız olan ve caymadan devam edenler, sağlam bir darbe aldığı halde hemen geri dönenler, olumsuz yanıt almayı önemli bir şey yaptıklarına dair olumlu bir işaret olarak görenler gerçekten sınırsız insanlardır. İşler iyi giderken açık ve özgür hissetmek kolaydır; asıl mesele, işler kötü gittiğinde ve zorluklar yolumuzu kestiğinde sınırsız olmaktır.
Bir zorluğu reddetmek veya kendini yiyip bitirmek yerine, “Bu durumdan kendime bir şey katacağım ve bunu kendimi geliştirmek için kullanacağım”, diye düşünün.
Reklam
Neden geçmiş kendini tekrar eder?
Deneyimlediğimiz durumların çekimine kapılırız çünkü onlarla nasıl başa çıkabileceğimizi biliriz. Bir çocuk olarak ebeveynlerimizin sınırlarının farkında olamayız çünkü anne babalarımızı olgunlaşmamış ya da kusurlu olarak görmek korkutucudur. Maalesef, ebeveynlerimizle ilgili bu acı verici gerçeği inkâr ettiğimizde benzer zarar verici insanları gelecekteki ilişkilerde tanıyamıyoruz.
Öğrenme sürecinde engellerle karşılaşmaya ve hata yapmaya istekli olduğumuzda, öğrenme deneyimini hızlandıran ve geliştiren nöral bağlantılar geliştiririz.
Aynı beyinlerle doğmayız ama “matematik beyni”, “edebiyat beyni”, “sanat beyni”, veya “müzik beyni” diye bir şey yoktur. Hepimizin başarı için gereken beyin yolaklarını geliştirmesi gerekir. Yani hepimizin en üst düzeyde öğrenme ve başarı potansiyeli var.
Pek çok insan, beyinlerinin matematik, bilim, sanat, İngilizce veya başka bir alan için uygun olmadığı yönündeki zararlı fikre sahiptir. Bir konuyu zor bulduklarında, çalışmayı mümkün kılmak için beyin alanlarını güçlendirmek yerine, doğru beyinle doğmadıklarına karar verip geçerler. Halbuki işin gerçeği, hiç kimse, belirli bir konu için ihtiyaç duyduğu beyinle doğmaz. Herkesin ihtiyaç duyduğu nöral yolakların geliştirilmesi gerekir.
Doğulu medeniyet unsurlarının Batıya aktarılmasında Anadolu ve özellikle Batı Anadolu önemli rol oynamıştır. Bu aracılık rolü, Anadolu medeniyetinin bünyesine de yansımış, Anadolu medeniyeti adeta Doğu ve Batı kültür unsurlarının iç içe karışıp kaynaştığı ahenkli bir yapı haline gelmiştir.
Sayfa 337 - EkinKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.