Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
144 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Tüketim çılgınlığının geldiği noktayı, çıkış noktasından başlayarak nedenleri ile açıklayan güzel bir kitap olmuş. İhtiyacımız olmayan şeylere ihtiras ile ulaşmaya çabamız nasıl durulur bilmiyorum. Geldiğimiz noktada birçok şey ihtiyaçmış gibi görerek doğal olmayan bir hayatın içinde kendimizi kaybediyoruz. Dünyadaki sayılı zamanımızı hayatımızı kolaylaştırması gereken araçları aracı olarak kullanacakken, onlara erişmek asıl gaye haline gelmiş durumda. Gereğinden fazla tüketiyor ve bunu devam ettirebilmek için kendimizden geçecek kadar da çalışıyoruz. Tüketirken birçok atık meydana getirip, zaten sınırlı olan dünya kaynaklarını kullanılmaz hale getiriyoruz. Bu düzende gerçekten birileri çok kazanç elde ettiğini düşünebilir. Bir çoğumuzun belki de bu gruba katılabilme hayali, en büyük motivasyonu da olabilir. Bundan dolayıdır inatla sürdürülebilir olmayan bu düzeni devam ettirmeye çalışıyoruz. Kitapta akıcı bir dilde nerden nereye geldiğimizi anlatıyor. Sorunun çözümü için bazı tavsiyeleri var. İyi okumalar.
Ekoköyler: Yeni Rotamız
Ekoköyler: Yeni RotamızJulian Rose · Yeni İnsan Yayınevi · 201820 okunma
80 syf.
8/10 puan verdi
"Doğayla savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak, kaybedeceğiz!”
Biyoçeşitlilik - Carlo Petrini -Stefano Mancuso
Stefano Mancuso
Stefano Mancuso
İtalyan bir botanikçidir. Mancuso, üniversite eğitimi sırasında bitki araştırmalarına ilgi duymuştur. 2001'den beri Floransa Üniversitesi'nde profesördür ve 2005'te fizyoloji, davranış, moleküler biyoloji, zeka ve bitki biliminin diğer alanlarını incelemek üzere
Biyoçeşitlilik
BiyoçeşitlilikCarlo Petrini · Yeni İnsan Yayınları · 202117 okunma
Reklam
Hayvanlarda merkezîleşme, hız, tekillik; bitkilerde ise dağı­lım, yavaşlık ve tekrarlama görürsün. Aym sonuçları elde etmek için farklı bir yol... Aslında, Dünya gezegeni üzerindeki bitkile­rin dağılımına bakıldığında, ben bitkiler için çok daha iyi sonuç­ların var olduğunu söyleyebilirim.
Buradaki sorun, gıdanın niteliği değil, bu gı­danın çok büyük bir kısmı kendilerinde yeteri kadar bulunanlar tarafından telef edilirken, bu israfa sebep olanların birçoğunun ortada bir adaletsizliğin var olduğu gerçeğini inkâr etmesidir.
Mauritius'ta, ağaçları kesmenin yıkın sonuçlan en başından belliydi. 1836'da, şeker kamışı ekimi ada yüzeyinin yalnızca yüzde onluk bir kısmına ihtiyaç duyarken, hâlâ orman­larla kaplı geriye kalan yüzde 65'lik kısım için Fransız doğa bi­limci Julien Desjardins şu ifadelerde bulundu: " Şeker kamışı ekimi, orman ve diğer ekinler pahasına son yirmi yıl­da öyle anormal ve öyle anlamsız bir şekilde yaygınlaştı ki, köleleri ve köylüleri beslemek için tarlalar ve hayvanları beslemek için de otlak­lar neredeyse yok oldu ve artık koloniler Hindistan'dan gelen pirinç ve Madagaskar'dan gelen büyükbaş hayvanlar olmadan yaşayamıyorlar. Hatta, kendi özel tüketimimiz için gerekli kahveyi bile ithal etmek zo­runda bırakılıyoruz!"
Kı­sacası, türler arasındaki çoklu ilişkiler, biyoçeşitlilik kavramını tanımlar. Bu büyük biyoçeşitlilik, bitkiler ve hayvanlar arasın­daki karmaşık ilişkiye dayandığından, bu zincirdeki tek bir hal­kanın dahi yok olması, dengenin bozulmasına yeter, çünkü tek bir türün yokluğu, doğrudan ya da dolaylı olarak başka birçok türün de yok olması anlamına gelir.
Reklam
Mauritius'ta, diğer adalarda olduğu gibi, büyük yırtıcıların yokluğu kuşların (dodo) ve normalden çok daha büyük boyutlara ula­şan sürüngenlerin (dev kaplumbağalar) gelişmesini sağladı. Bu devasalığa en bilindik örnekler, Yeni Zelanda deve kuşu, Havai deve kuşu türü, Madagaskar'ın fil kuşu gibi (soyu tükenmiş) uçamayan kuşlardır.
Bitkilere kendilerini ifade edecek zaman ve mekânı vermek. Bu, bugüne kadar hiçbir şehir planlamacısının düşün­mediği bir kavram, oysa düşünülmesi gerekirdi. Eğer bitkilerin hakları olduğu onaylanırsa, mimari ve kentleşme ilkeleri de de­ğişir. İnsani açıdan, bitki organizmalarına özgürlük alanları bıra­kılmalı.
Şu anda artık bir bitki türünden ya da bir hayvan ırkından faydalanılmadığında, bu çeşit yok olmaya mahkûm oluyor. Slow Food ve Terra Madre ağının dünya çapında yarattığı gıda ürünlerinin ye­niden keşfi ve korunması esastır. Genotiplerini muhafaza etmek gerçekten de yeterli değil. O türün aynı zamanda ekonomik an­lamda sürdürülebilirliği olmalı, yani birileri onu tüketmeli.
Biyoçeşitliliğin yok edilişi, dünyada en az dikkat çeken suç unsurlarından biridir. Biyoçeşitlilik, gezegenimizin kaderini umursayan insanların zihinlerinin harekete geçmesiyle ve bü­yük bir fikir birliği ile desteklenmeyi hak eden, hayatlarımızda olmazsa olmaz bir faktör.
Reklam
Doğanın etiği şu: Kendimizi doğaya, yaratılışa konumlandırmayı başarabilirsek, yani, vahşi olmak yerine doğa dostu olabi­lirsek, bundan hepimiz fayda sağlayabiliriz.
128 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Daha az plastik kullanmanın 101 yolu !
Plastik her yerde. Evlerde, duvarlarda, borularında, şişelerde, kıyafetlerde, kozmetikte diş dolgularında, temizlik malzemelerinde, telefonlarda, arabalarda, gözlük camlarında… Kullanımı bu denli geniş olan plastiklerin doğaya verdiği zararlar ise dünyamızı geri dönüşü olmayacak iklim krizinin eşiğine sürüklemeye devam ediyor. Bu sebepten dolayı toplumların plastik konusunda bilinçlenmesi ve alternatif çözüm yollarına ulaşabilmesi günümüzde çok daha büyük önem kazandı.
Plastiğe Hayır De!
Plastiğe Hayır De!
kitabı tam bu noktada biz- çevre bilincine sahip olmayı isteyen- bireylere, yavaş yavaş plastiği hayatımızdan nasıl çıkarabileceğimize dair 101 adet harika çevre dostu öneri sunuyor. Uygulayabilmek dileğiyle.
Plastiğe Hayır De!
Plastiğe Hayır De!Harriet Dyer · Pika Yayınları · 20235 okunma
"Ekoloji bilmeyenierin ekosistemle ilgili anlayamadıkları şey, onun bir sistem olduğudur," dedi Kynes. "Bir sistem! Bir sistem, tek bir noktada atılan tek bir yanlış adımla bozulabilecek belirli bir akışkan dengeyi korur. Bir sistemin düzeni vardır; noktadan noktaya akar. Bir şey bu akıntının önüne set çekerse düzen çöker. Eğitimsiz bir insan, bu çöküşü çok geç olana dek öngöremeyebilir. İşte bu yüzden, ekolojinin en önemli işlevi sonuçların kavranmasıdır.
Sayfa 641Kitabı okudu
176 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
•Acı Gerçeğimiz: Sürdürülebilirlik
Uzun zamandır hakkında çok fazla düşündüğüm bir konuydu "sürdürülebilirlik". Bu konuda (ekoloji) okunması gereken kitaplar başlıklı listelerin mutlaka ilk sıralarında
Yeni Gerçeğimiz Sürdürülebilirlik
Yeni Gerçeğimiz Sürdürülebilirlik
kitabı olduğunu fark edince mutlaka bunu okumalıyım dedim ve başladım.
Levent Kurnaz
Levent Kurnaz
ve
Gülin Yücel
Gülin Yücel
'i okurken sanki gelecekten çıkagelen , dünyamızın karşı karşıya olduğu tehlikelerin ne boyutlara ulaştığından haberdar etmek isteyen, bu durumdan bahsederken de gayet yalın bir dil ve istatistik veriler kullanan iki insanı dinliyormuşum gibi hissettim. Listelerin ilk sıralarına girmeyi hak edecek kadar ekoloji alanında geniş bilgi içeren, ayrıca ekolojik yaşam konusunda okuyucuyu harekete geçirebilecek kadar etkili bir kitap.Kitabın sonunda" peki tüm bunlardan bana ne" diyebilecek olanlar için ; eğer karşımızda suya düşüp boğulmak üzere olan bir çocuk olsaydı ona karşı da mı "bundan bana ne" diyecektik? Oysa durum tam olarak bu! Sorunlara sırtımızı çevirirsek gelecek nesillerimizi sonu ölüm olacak felaketlerle yüzyüze bırakacağız. Unutmayalım ki, doğada sadece aldığımız kadarı var, daha fazlası yok!
Yeni Gerçeğimiz Sürdürülebilirlik
Yeni Gerçeğimiz SürdürülebilirlikLevent Kurnaz · YENİ İNSAN YAYINEVİ · 202139 okunma
Nasıl elektrik ürettiğimizden nerede oturduğumuza ve ne yediğimize kadar pek çok şeyi hızlıca değiştirmemiz gerekiyor ki gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakalım. Bu nesiller artık karşımıza çıkıp hesap sormaya başladılar. Onlara ne diyeceğiz? Lüksümüzden vazgeçemedik ve sadece ağaç diktik ancak fark ettik ki sadece kendimizi kandırıyormuşuz ve gerçek çözüm lüksümüzden vazgeçmekmiş.
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.