Dünyanın tüm büyük yaratıkları arasında insan selinde tek hayatta kalabilenler yine Nuh'un gemisinde köle olarak bulunan çiftlik hayvanları ve insanlar olacak.
Arıların avukata ihtiyacı yoktur, çünkü hiçbir zaman kovan anayasasını ihlal ederek, örneğin temizlikçi arıları sahip oldukları yaşam, özgürlük ve mutluluğu arama haklarından mahrum bırakma ihtimalleri yoktur.
Ekolojik sistemin en tehlikeli türü insandır. Kendisine zararı olmayan bütün hava-kara-deniz canlılarının kökünü kurutmaya and içmiş gibi. Mağma içerisinde yaşayan canlılar varsa, onların da kökünü kurutmak için yakında yollar bulur. Tarih öncesi devirlerden kalma denizin 1200 mt altında yaşayan ve insanlarla tamamen irtibatını kesmiş balıkları neden avlarsın, cidden artık anlaşılmaz..
Nasıl elektrik ürettiğimizden nerede oturduğumuza ve ne yediğimize kadar pek çok şeyi hızlıca değiştirmemiz gerekiyor ki gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakalım. Bu nesiller artık karşımıza çıkıp hesap sormaya başladılar. Onlara ne diyeceğiz? Lüksümüzden vazgeçemedik ve sadece ağaç diktik ancak fark ettik ki sadece kendimizi kandırıyormuşuz ve gerçek çözüm lüksümüzden vazgeçmekmiş.
Uzun zamandır hakkında çok fazla düşündüğüm bir konuydu "sürdürülebilirlik". Bu konuda (ekoloji) okunması gereken kitaplar başlıklı listelerin mutlaka ilk sıralarında
Gülin Yücel'i okurken sanki gelecekten çıkagelen , dünyamızın karşı karşıya olduğu tehlikelerin ne boyutlara ulaştığından haberdar etmek isteyen, bu durumdan bahsederken de gayet yalın bir dil ve istatistik veriler kullanan iki insanı dinliyormuşum gibi hissettim. Listelerin ilk sıralarına girmeyi hak edecek kadar ekoloji alanında geniş bilgi içeren, ayrıca ekolojik yaşam konusunda okuyucuyu harekete geçirebilecek kadar etkili bir kitap.Kitabın sonunda" peki tüm bunlardan bana ne" diyebilecek olanlar için ; eğer karşımızda suya düşüp boğulmak üzere olan bir çocuk olsaydı ona karşı da mı "bundan bana ne" diyecektik? Oysa durum tam olarak bu! Sorunlara sırtımızı çevirirsek gelecek nesillerimizi sonu ölüm olacak felaketlerle yüzyüze bırakacağız. Unutmayalım ki, doğada sadece aldığımız kadarı var, daha fazlası yok!
"Ekoloji bilmeyenierin ekosistemle ilgili anlayamadıkları şey, onun bir sistem olduğudur," dedi Kynes. "Bir sistem! Bir sistem, tek bir noktada atılan tek bir yanlış adımla bozulabilecek belirli bir akışkan dengeyi korur. Bir sistemin düzeni vardır; noktadan noktaya akar. Bir şey bu akıntının önüne set çekerse düzen çöker. Eğitimsiz bir insan, bu çöküşü çok geç olana dek öngöremeyebilir. İşte bu yüzden, ekolojinin en önemli işlevi sonuçların kavranmasıdır.
Plastik her yerde. Evlerde, duvarlarda, borularında, şişelerde, kıyafetlerde, kozmetikte diş dolgularında, temizlik malzemelerinde, telefonlarda, arabalarda, gözlük camlarında…
Kullanımı bu denli geniş olan plastiklerin doğaya verdiği zararlar ise dünyamızı geri dönüşü olmayacak iklim krizinin eşiğine sürüklemeye devam ediyor. Bu sebepten dolayı toplumların plastik konusunda bilinçlenmesi ve alternatif çözüm yollarına ulaşabilmesi günümüzde çok daha büyük önem kazandı.
Plastiğe Hayır De! kitabı tam bu noktada biz- çevre bilincine sahip olmayı isteyen- bireylere, yavaş yavaş plastiği hayatımızdan nasıl çıkarabileceğimize dair 101 adet harika çevre dostu öneri sunuyor. Uygulayabilmek dileğiyle.