José Mauro de Vasconcelos
José Mauro De Vasconcelos'un en bilindik kitabı Şeker Portakalı ile Zezé'nin derinliklerine iniyoruz.
Zezé yaramaz bir o kadar da akıllı bir çocuktur. Zezé ile içimizde kalamayan hani herkesin ruhuna dokunan duyguların dışarıya taşmasını anlatıyor. Her duyguyu yaşıyoruz en çok da acıyı.
Bence herkesin kendine özgü içsel
Antoine de Saint-Exupéry
Kitabı daha açar açmaz editörün "Yaşın kaç bilmiyorum ama emin ol, bu kitabı 7'den 77'ye herkes okuyabilir." sözüyle karşı karşıya kaldım. Daha öncede okuduğum ve beni her seferinde farklı bir ayrıntısında, farklı dünyalara sürükleyen bir kitaptır.
"Küçük Prens" büyüklerin dünyayı anlamsızlaştırmasına, yaşanmaz hale gelmesiyle, içindeki çocuğa ses vermesine değinir. Çocuk kitabı kategorisinde yer almasına rağmen aslında bir yetişkin kitabıdır. Yetişkinlerin kendilerini fark etmesine sebebiyet vermek ister. Kitabın içeriğinde yer alan resimlerin hayal ürünü olması dikkat çeker. Kitabın her yaşa farklı anlamlar çıkartmasına vesile olması, farklı bir pencereden bakmasına yol açar.
-----------------
"Şu büyüklere her şeyi açıklama yapmak gerekiyor." s.6
"Büyükler kendi başlarına hiçbir şeyi anlayamıyor, çocuklar içinse onlara bir şeyleri açıklamak çok yorucuydu." s.7
"Belki de artık biraz yetişkinlere benziyorum. Yaşlanıyorum." s.19
"Lütfen beni affet. Mutlu olmaya çalış." s.39
"Kendini yargılamak diğer insanları yargılamaktan çok daha zordur." s.44
"Şu büyükler gerçekten de çok tuhaflar." s.47
"Hayatta tek istediğim şey uyumak." s.57
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Can Çocuk Yayınları · 2015237bin okunma
José Saramago
1998 Nobel Edebiyat Ödüllü eserimiz sarayın dilek kapısından dilek dilemeye gitmesiyle başlıyor. Halkına her dileğini veren Kralımız bilinmeyen adaya gitmek isteyen ve bunun için tekne dileyen adamım dileği karşısında şaşırır. Adamın istediğini yerine getirmek için tekneyi ayarlar. Adam bilinmeyen ada için yola çıkar. Saraydaki dilek kapısında çalışan kadın adamı takip eder arkasından gider.
Eserin sayfa aralarında bazı sanatsal resimler var bu resimlerin bile bir anlamı olduğunu düşünüyorum öyle ki kitabın isminin "Bilinmeyen Adanın Öyküsü" olması bir çelişkidir. Eserin karakterinin bir adadan ziyade kendilerinin arayışında olduğunu düşünmek mümkün.
-------------------------
".. işte kader hep böyle davranır bizlere, hemen arkamızdadır, omzumuza dokunmak için elini çoktan ileri doğru uzatmıştır, bizlerse hâlâ, Geçti gitti, gösteri bitti, yine aynı hikâye, diye homurdanıp dururuz." (s.23)
"Kim olduğunu bilmiyorsan kendin olabilmen mümkün değildir." (s.26)
"Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin." (s.36)
Nikolay Gogol
Merhaba, bugün bana hediye edilen çok kısacık bir eserin incelemesi ile geldim. Nikolay Gogol'un eseri olan "Palto" kitabın başkişisi Akakiy Akakiyeviç'in memurluk hayatından ve eskiyen paltosunu konu alır. Yazarımız Gogol'unda bir zamanlar memur olması ve bürokrasi içinde yer almasıyla aslında gözlemlediklerini eşleştirel bir bakış açısıyla da dile getirmiştir. Akakiy Akakiyeviç memur olmasına rağmen kendine yeni bir palto alamaz, yırtık yerlerini yama yaptırmak istemesiyle kitabın olay örgüsü oluşur. Gogol ana karakterin ruh halleri ve iç dünyasını, düşüncelerini bize edebi bir dille aktarmıştır. Fyodor Dostoyevski'nin de; "Hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık." demesi boşuna değildir. Zira buradaki bahsedilen Palto'nun bir tek palto değil, Gogol'un hicivli, kıvrak üslubuyla kenetlenmiş gerçekte kısa fakat yoğun anlatımlı, toplumsal, ahlâkî değerlerin anlatıldığı bir eserden bahsediyoruz.
-----------------------------------------
"Zaten bir insanın ruhuna girmek ve düşündüğü her şeyi öğrenmek olanaksızdır." (s.34)
"Acımak ona yabancı bir duygu değildi." (s.52)
PaltoNikolay Gogol · Can Yayınları · 202037,3bin okunma
Kitabımız, psikolog olan yazarımız Zeynep Sevili'nin kendi başından geçen bir sorunu anlatması ile başlıyor. Psikolog bile olsa insanın bazen sorunlarıyla başa çıkmakta ne denli zorlandığını, sorunlarla başa çıkarken duygularımızı olduğu gibi yaşamak gerektiğini, saklanan, gizlenen duyguların ne denli zarar verdiğini anlatıyor. Mutlu olduğumuz anları doyasıya kadar yaşamak istediğimiz gibi mutsuzluğumuzu da yaşayarak atlatmaya izin vermemiz gerekiyor. Bizi inciten duyguları baskılayarak sadece ertelemiş olduğumuzu sade diliyle ve örnekleriyle aktarıyor. Yazarımız anlatmak istediği konuyu kendi hayatını sorgulayarak, örneklerle vermiştir.
---------------------
Bilmiyorum... Yalnızca artık kurtulmak istiyorum şu mutsuzluktan!
Bizler, bizi hedef odaklı olmaya yönlendiren bir dönemde yaşıyoruz.
Gitmenin varmakla bir ilgisi yok.
Dilerim hayat bize adil davranmağında, biz kendimize adil davranırız.
Bazen çok sevdiğiniz birinden bile nefret edebiliyorsunuz.
Hayatın bana dağıttığı kartlardan hiç memnun değildim.
Fyodor Dostoyevski
Dostoyevski'nin 'Yeraltından Notlar' kitabı olan modernizmin çeşitli derinliklerinden olan varoluşçuluğun ilk romanı olarak edebiyat dünyasında ve felsefe literatürde yerini almıştır.
Bu roman, adı kitap boyunca hiç anılmamış olan kırk yaşındaki bir adamın aktarıyor olduğu, memur olarak çalıştığı zamanlarda