Geçmişe dönüp baktığımda şimdi şunu açıkça görebiliyorum ki benim tek gerçek itikadım, hayvani içgüdülerimin dışında hayatıma yön veren o itici güç kendimi mükemmelleştirmeye olan inancımdı. Ama bu mükemmelleştirmenin içeriği ve amacı neydi anlatamıyorum.Kendimi zihnen geliştirmeye çalışıyordum.
Araştırabileceğim, hayatın yoluma çıkardığı her şeyi araştırıp öğreniyordum.İrademi mükemmel hale getirmeye çalıştım.Kendi kendime kurallar koyuyor, sonra bu kurallara uymaya çalışıyordum.
Katıksız, mutluluk kaynağı, en asil ve en enerjik duyguların mimarı şudur: Kendi gücünü hissetmek, iyi eğitilmis bir insan olmak, çevresine ve ülkesine büyük hizmetler vermek için muhteşem bir şekilde hazırlanmış olmanın gururu. Özgürleşme adına verilen bu savaşta başarısızlıklar da başarı kadar değerlidir. Fakat genel görüşlerden uzaklaşma zamanı artık. Belli iradelere belli davranışlar iliştirmek, monte etmek mümkün. Tersine, istenmeyenleri bozmak da mümkün. Buradan da şunu anlıyoruz, insanın kendi kendine
iradesini terbiye etmesi mümkün.
Tüm diğer şeyler için öğretmene ve eğitime ihtiyaç duyduklarını kabul etmeleri takdire değer; onları ellerinden geldiği kadar özenle öğreniyorlar: bir tek yaşam bilimini hiç öğrenmiyor, ne de öğrenmek istiyorlar.