Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Müslüman feministler, Müslüman ataerkil otoritenin tehditlere karşısında yılgınlığa kapılmamalıdırlar. Tersine, İslamiyet'te Tanrı ile kur arasında bir ruhban sınıfının bulunmadığı, her inanın insanın kendi inançlarından dolayı Tanrı'ya karşı doğrudan kendisinin sorumlu olduğu gerçeğini hatırlamalıdırlar. Ayrıca, eğer ataerkillik kendi ideolojik sınırları içinde beş ayrı düşünce okulunun varlığını meşru görebiliyorsa, feministlerle pekala bunlara bir tane daha eklenmesini isteyebilirler. Azize el- Hibri'nin akıl yürütmesi kendi içinde son derece tutarlıdır ama, fanatik İslamcıları ve köktendincileri tutarlı savlardan çok, şeriata koşulsuz sadakat ilgilendirmektedir. Laik topluma olan nefretin kaynağı da işte budur. Çünkü bir toplum derinden laikleştiğinde, bir cinsin öteki üzerindeki iktidarı, en değerli meşrulaştırma ağaçlarından birini yitirir. İktidarın tanrısal dayanıklılığı ortadan kaldırıldığında, erkeğin kadın üzerindeki "doğal" üstünlüğü efsanesinin yıkılması yolu da açılmış olur.
Sayfa 242 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Mernissi'ye göre denetlenmez tutkular ile özdeşleştirilen kadınlar, bastırılan bireysellik eğilimlerin simgesidir. Kadınların isyânkarlığından öylesine korkulmasının nedeni, bunun, İslam'ın grup psikolojisi açısından en korunacak şey olan bireysellik iddiasıyla olan bağlantısıdır. Kişinin gruptan ayrı meşru çıkarları görüş ve fikirleri olması anlamına gelen bireysellik, son derece kollektivist olan İslam'a yabancı ve aykırı bir kavramdır: Demokrasi, siyasal iktidarın kaynağının grup değil birey olduğunu açıkça ilan eder. İslamiyet ise, bütün teokrasiler gibi, iktidarın meşru kaynağı kabul edilen ve homojen olduğu varsayılan ümmet'i temel alır. Müslüman toplumun amacı, bireyin mutluluğu değil, ümmet'in varlığını sürdürülmesidir . Birey ise, en kamusal alanından olanından en özel ve mahrem olanına kadar insan deneyiminin her alanında, düşünce ve eylemleri düzenleyen dinsel yasaya tümüyle teslim olmak durumundadır.
Sayfa 129 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yıldızlı alıntı ***
İran'da Bazı kadınlar, İslam Devleti'nin kendilerine dayattığı kısıtlamaları, güvence ve istikrar için ödenen küçük bir bedel olarak görmektedirler. (s. 229) "İslam devrimi"nden kaçmak zorunda kalan Tara'nın acıyla dediği gibi, "her şey 'bunu kabul etsem ne olur ki' denilerek verilen küçük tavizlerle
Sayfa 240 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Gerçek örtü nedir ? Örtünün şartları (sınırları) bellidir: Beden hatlarını belli etmeyecek derecede geniş olması, bedeni gösterecek derecede şeffaf (ince) olmaması, el-yüz dışında bütün bedeni kaplamasıdır. Bu şartlar hangi kıyafette tahakkuk ederse işte o şerî bir giysidir. İslam şeriati belli bir renk belirlememiştir. Ancak dikkatleri çekecek renkleri mekruh kılmıştır, onun dışındaki renklerde hiçbir beis yoktur.
İslamiyette kadının dinsel önderlik işlevinden yoksun bırakılması
Islam'da kadının durumunun "esas itibarile lehte" olduğunu savunan Islam hukukçusu Sabri Şakir Ansay, "kadının, dini bakımdan erkeğin haiz olduğu şumülde hak ve mükellefiyeti yoktur; devlet hizmet ve vazifelerinde bulunabilir, yalnız imamet için erkek olma şartı konmuştur." demekte ve kadının dinsel önderlik işlevinden yoksun bırakılmasının tektanrıcı dinin yerleşmesi bakımından ne denli can alıcı olduğunu bir kez daha düşünmemize yol açmaktadır. Ansay'a göre, İslam'da kadının mirastaki farklı durumu "eski cemiyet hayatı ve telakkileri ile izah edilebilir"; "kadının şahadet ehliyeti bakımından erkeğe karşı müsavatsız durumu geçen yüzyıla kadar bazı Avrupa kanunlarında da görülür.
Sayfa 137 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Bir İffet ve İtibar Savaşçısı: Hz. Meryem
Bu çağda yaşayan İslam'ın kızları iffet ve hayada saf haliyle kadın, İblis'in saldırılarına karşı ise halis anlamda erkek yürekli olacak.. İşte o zaman Allah Azze ve Celle Meryemler soyundan gelen İsaları koruyup,hasımlarını kahredecek...
Reklam
Saraydaki Büyük Müslüman: Âsiye
Sarayı değil, rızanı istiyorum,artık takatim kalmadı , dayanamıyorum, al beni huzuruna Allah'ım , dedi Âsiye...
Hüküm KitapKitabı okudu
Kadın ve iş düzeni , kadının özelliğini ve iç özgürlüğünü yok etmeyecek biçimde yeniden düzenlenecek, bugün görülen , kadının özgürlüğü adı altında , yedek bir erkek türüne dönüştürülerek yozlaştırılmaya gidiş önlenecektir .
Kadınlar, kendi kimliklerini özgürce tanımlamak ve toplumda özerk bireyler haline gelmek istiyorsa" lanetli Havva" ya da "fitne yaratan kadın" imgelerinden kurtulmak zorundadırlar; bunu yapabilmek için de özellikle tektanrılı dinler onların kültürün her alanına sinmiş verili toplumsal cinsiyet hesaplaşmaları zorunludur. Bu nedenle dinin doğasını ve işlevini anlamak, belki de en başta kadınlar açısından önemlidir.
Sayfa 22 - Metis YayınlarıKitabı okudu
... insanlık dinin indirildiği çağdaki olgunluğa eriştiğinde, kadınlar da özgürlüklerine yeniden kavuşmuş olacaktır.
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
hı hı aynen
Kadın, sen şeytanın kapısısın; ağaca ilk dokunan ve Tanrı yasasına ilk ihanet eden sensin.
Kadın düşmanlığı bütün dinlerin özelliğidir ve yalnızca bu özellik bile patriarkal iktidarın ortaya çıkışını dinlerin kurumsal doğuşuna tarihlemeye yeter.
Kadın kocasını çağırsa ve gelmezse melekler o kocaya lanet ederler mi?:))
"Bir adam karısını yatağına (cinsel ilişki için) çağırsa da, kadın yanaşmaz­sa, o sırada cinsel ilişkide bulunmazsa ve bu yüzden kocası geceyi öfkeli-sinirli olarak geçirse, melekler o kadına, sabaha kadar lanet ederler."
Dini teşvik etmek için kadını ödül gösteren zihniyet.
Cübbeli Ahmet bir vaazında, "Ne kadar salâvat o kadar huri" diyor. Açıyor ne demek istediğin. Diyor ki, "Bu dünya da ne kadar çok salavat çekerseniz, öbür dünya da size o kadar huri verilecek" Bir kadın hurilerle ne yapabilir ki? Belliki bunu erkekler için söylüyor. İmkan olsa da hocaya sorsak. "Kadınlar salâvat getirdiğinde onlara da huri verilecek mi?" diye muhtemelen "haşa.. sümme haşa.." der Düşünebiliyor musunuz? Yapılacak bir dua, ibadet ya da "dini" olduğu idda edilen bi uygulamayı teşvik etmek için bile kadınları kullanıyorlar.
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.