Mavisakal, yıkıcı planını sürdürerek karısına psişik olarak uzlaşmayı öğretir:"istediğini yap" der. Kadını sahte bir özgürlük duygusu hissetmeye sevk eder. Onun beslenmekte ve pastoral manzaralardan zevk almakta özgür olduğunu ima eder: En azından kendi topraklarının sınırları içinde. Ama gerçekte özgür değildir, bunu bilincinde kavrasa bile mavi sakalın olumsuz yönlerinin beynine girmesini önlemiştir.
Kadınlar, hayatlarının kapılarını açıp onun ücra köşelerindeki katliamı incelediklerinde, çoğu zaman en önemli düş, hedef ve umutlarının azar azar öldürülmesine izin verdiklerini görürler. Orada cansız düşünceler, duygular ve arzular bulurlar; bunlar bir zamanlar hoş ve vaat edici olsa da, artık kanları çekilmiştir.
"Pusulanın hep kuzeyi gösteren ibaresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima, mutlaka bir kadını gösterir. Her zaman. Bunu hiç unutma, Meryem"
"Bir erkeğin kalbi fesat, habis bir şeydir, Meryem. Bir ananın rahmine hiç benzemez. Kanamaz, sana yer açmak için genişlemez."
Sayfa 14 - Annesi Nana'dan kızı Meryem'e..Kitabı okudu
"Her saat başı kaç kadına tecavüz ediliyor biliyor musun?"
"Dünyada mı diyorsun?"
"Evet, dünyada."
"Hayır."
"On yedi bin beş yüz."
İkimiz de susuyoruz.
Uzun boylu ve güçlü erkeğin seçilimi kadın için avantaj gibi gözükse de uzun ve güçlü erkeğin kadını korumaya yönelik bu özellikleri kadının kendisine ve çocuğuna da yönelebilirdi.[14] Uzun boylu ve güçlü erkeğin şiddet eğilimi gösterme ve kadın için tehdit unsuru olma olasılığı da vardı. Bugün kadınlara yöneltilen şiddetin altında yatan temel neden milyonlarca yıldır kadının uzun boylu ve güçlü erkeğin yanında şiddet eğilimli erkeği de seçmiş olması gösterilebilir mi? Çünkü geçmiş dönemlerde şiddet, yaşamda kalmanın unsurlarından biriydi. Şiddet hem yiyeceğin bulunmasında hem de kadını korumada başlıca unsurdu. Bu nedenle günümüzde şiddet, yaşamda kalma unsurlarının başında gelmese de, evrimsel ataletten dolayı seçilmiş olan şiddet genleri günümüzde de kendini sıklıkla göstermektedir. Kadın, milyonlarca yıl önce kendini ve çocuklarını koruması ve beslemesi için seçtiği şiddet eğilimli erkeğin bugün kendisine şiddet göstermesini anlamsız bakışlarla izlemektedir.
"Tıpkı yaşadığım bu vahşeti alenen anlattığım halde bu gece bana hiç kimsenin yardım edemeyişi gibiydi bu. Sabah bir köşede ölü bir kadının bedeni bulunduğunda, belki aylar sonra ortaya çıkan zavallı imdadım duyulurdu artık fayda etmeksizin. Belki cesetler de biz nankörleri izliyordu uzaklardan bir yerlerden... Kim bilir kaçının yakarışını duymamıştık kendi gürültümüzden? Kim bilir kaçını unutmuştuk ardından geçen üç günde? Ve ben...
Kim bilir ben kaç gün konuşulacaktım? Beni öldürecek miydi? Yoksa önce sahip olmak mı isteyecekti bu yıpranmış bedenime? Korkumu hissetme arzusu gözünü kör eder miydi daha fazla? Beni suçlayana dek durmazdı belki de. Ruhumu, hislerimi, bedenimi...
Beni yok edene kadar durmazdı."