Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Kelimeler
En çok beyaz, kahverengi, sarı, toprak renkleri ve diğer renklerde olan tüm kitap sayfalarına yakışıyor. Kelimeler iki kapak arasında anlamını koruyabiliyor. Sayfalar hem saygılı, hem şahsiyetli, hem anlayışlı hem de sadakatli: insanlar ise maalesef bu kıymetli kelimeleri kendi şahsiyetsizliklerinde eritebiliyorlar. Hâsılı, rüzgarın bile uçurabildiği o incecik ve hafif sayfalar, kelimelere en güzel şekilde sahip çıkıp asıllarını, orijinalini koruyup, anlamlarına en güzel şekilde ev sahipliği yapıyorken, büyük bir vakara sahibken; pek az insan kelimeleri hakkı ile taşıyabiliyor, hem de tüm kelimelerin asıl görevi insana hizmet ve itaat etmekken... İyi ki kitaplar var♡ Zeynep Evin Kozmozçiçeği
Ragıp el-Isfehânî - Müfredât
Heva: Arzu; meşrû olmayan isteklere meyletmek. (Huviyy) aşağı yuvarlanmak, düşmek. s. 1126,1127
Reklam
Heva
Heva: Arzu; meşru olmayan isteklere meyletmek. (Huviyy) aşağı yuvarlanmak, düşmek.
Sayfa 1126 - Çıra Yayınevi
Dulda
"İlle de Ağlayan Kayayı bulacakmışız da, orada kuracakmışız çadırı. Dulda olurmuş." Dulda: 1. Yağmur, güneş, rüzgâr ve soğuğun etkisinden uzak, kuytu, korunaklı yer. 2. (Soğuklarda) Güneşin iyi ısıttığı, rüzgârsız duvar dibi.
Hasretinden Prangalar Eskittim
Hasretinden Prangalar Eskittim
"yücelti, saklısız, donatım, bağdaşım, yönseme..." Bana buzdolabı poşeti, kelime sahiplerine kayısı suyu.
EHVEN-İ ŞER (EHVENİŞER)
Arapça "ehven" (daha zararsız, daha az kötü) ve "şerr" (kötülük) kelimelerinden oluşur. Kötü olan iki şeyden daha az kötü, zararı daha hafif olanı anlamına gelir ehvenişer. 1918'in sonları... Türkiye, Birinci Dünya Savaşı'ndan bitmiş bir halde çıkmış ve toplumdaki birçok aydın İngiliz ve Amerikan mandasına girmek gerektiği üzerine açıklamalar yapıyor... Halide Edip, Minber gazetesindeki makalesinde "Bütün eski ve yeni Türkiye hudutlarına şamil olmak üzere, muvakkat (geçici) bir Amerikan mandasını ehven-i şer olarak görüyoruz" diye yazdığında ilk kez ehven-i şer kavramı gündeme gelmişti. Ardından Sivas Kongresi'nde de aynı tartışma gündeme geldi. Vasıf Bey, Sivas Kongresi'ndeki konuşmasında yine aynı kavramı kullandı: "Manda'nın isminden korkmayalım, isterseniz buna 'müzaheret' diyelim. [...] Büyük bir harpten mağlup çıktık. İngiltere'yi kendimize ebedi düşman ve Amerika'yı şerrin ehveni saymalıyız." Ancak Mustafa Kemal Sivas Kongresi'nde 'Amerikan Mandası' ve 'İngiliz Himayesi' arasında 'Hangisi ehven-i şerdir?' diyerek tercih yapmaya çalışanlara cevabı şöyle olmuştu: 'Ehven-i şer, şerlerin en kötüsüdür!'
Reklam
YÂLEL – YÂLELLİ (Arapça yā lelli)
Arapların şarkılarında terennüm sözü olarak çokça tekrar edilen kelime. Bilhassa uzadıkça uzayan ve bıktırıcı bir hal alan şeyler için kullanılır ve Arab’ın yâlellisi gibi söyleyişinde geçer. TDK ise Arapça yā + leylī olarak "uzun ve tekrarlardan oluşan şarkı" olarak açıklar. Şimdi Sezen Aksu'nun "Adem Olan Anlar" adlı şarkısını hatırlayalım. "Ben bu dünyaya bir türlü alışamadım Bu yüzden insan içine karışamadım Bana mı sordunuz adımı koyarken Bir küstüm bir daha barışamadım Uyumlu faniler bana uyumsuz derler Delirttiniz beni ey ehven-i şerler Uzlaşırsam namerdim ateşe verseler Garanti muhabbetlere yılışamadım Ha desen olmaz a ha desen olmaz Birine uysa öbürüne uymaz Yalelli yalelli yalelli o zaman Yalelli yalelli yalelli o zaman"
Kelimeler,
Kelimeler kar taneleri gibi etrafımda uçuşuyor. Her biri narin ve eşsiz, yere düşmeden avucumda eriyip gidiyor.
Kelime de kalp gibi kendisini onarmıyordu.
Sayfa 322
"Hatırlarım," dedi kandilci, "unutmam" demesi gerekirken. Hatırlamak, unutmamaktan daha vefalı bir kelimedir.
Sayfa 317
Reklam
Harflerin sadece sesleri değil hikayeleri de vardı.
Sayfa 200
Kelimeler bir yere çarpmıyor, kanatmıyor, onarmıyordu.
Sayfa 193
Kelimelerin bir etkisinin olması, bir insanı harekete geçirmesi, durdurması, güldürüp ağlatması: Daha çocukken bile bir muamma gibi gelirdi bu ona ve bundan etkilenmekten hiç geri kalmamıştı. Nasıl başarıyordu bunu kelimeler? Büyüye benzemiyor muydu?
Sayfa 47 - SiaKitabı okudu
404 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.