Ne oldu da mini etek altına giyilen pembe iğrenç parlak taytlar, neredeyse insanın gırtlağına kadar gelen yüksek yüksek belli, yırtık pırtık kotlar, daracık paçaların altına oturtulan bembeyaz spor ayakkabılar ortaya çıkıverdiler? Saçları ortadan dişli tokalarla tutturup, hatta bazen punk yapıverdiler... O dönemin hissi neydi de kıyafette böylesine kitsch bir şekilde dışa vurdu kendini bu enerji?
Finansal yatırım gibi, moda da bir zamanlama ve tercih meselesidir. İki meslekte de eğer doğru fikri bulmak için çok geç kalırsanız ya da piyasaların size anlamaya hazır olamayacağı kadar ileri görüşlüyseniz kâr edemezsiniz.
İngiliz moda tarihçisi James Laver'in geliştirdiği ve kendi adıyla bilinen Laver kanunu adlı kuramsal değerlendirme kıstasına göre, modaya uygun davranışlar zamanın geçmesiyle şekillenir:
Yakışıksız: Moda olmadan 10 yıl önce
Arsız: Moda olmadan 5 yıl önce
Abartılı (Cüretkâr): Moda olmadan 1 yıl önce
Şık: Güncel moda
Hirpani: Moda olduktan 1 yıl sonra
Korkunç: Moda olduktan 10 yıl sonra
Absürt: Moda olduktan 20 yıl sonra Zevkli: Moda olduktan 30 yıl sonra
İlginç: Moda olduktan 50 yıl sonra
Büyüleyici: Moda olduktan 70 yıl sonra Romantik: Moda olduktan 100 yıl sonra Görkemli: Moda olduktan 150 yıl sonra
Bu moda ne kadar acaip bir âdettir! Modaya tatbik-i kıyafet eden kadınların ekseri güzel olmaktan ziyade çirkin oluyorlar. İki kadına yaraşırsa sekseni sevimsiz, garip bir şekil ve sima peyda ediyor.
Osmanlı rüzgârı sadece siyasî ve askerî cihetten esmemiş, kültür yönünden de Avrupa'ya yön vermişti. Bugün moda başkentleri diye lanse edilen yerlerde, zamanında Osmanlılara benzemek için birbiriyle yarışılmış, Türk tarzı eşyalara sahip olmak, zenginlik göstergesi; Türk gibi giyinmek, asillik alâmeti sayılmıştı...