Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
CCLXXXV
"Benim yaşam yolculuğum artık yaklaştı sonuna, kırık dökük bir teknede, fırtınalı bir ummanda, her fâninin geçmek zorunda olduğu son limanda her hayrın ve günahın hesabı verilecek ona."
Sayfa 156 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 2. BaskıKitabı okudu
Ölümden daha korkunç şey vardı, ölümün ayak sesi! Gelen ölümün kendisi görünmeden duvara vuran gölgesi! İhtiyarlık bu gölgeydi, bu sesti! "İhtiyar" misafirlikte çok oturan adamdı; onunla artık konuşmayacaklar, ne vakit gidecek diye bekleyen gözlerle ona bakacaklardı. "İhtiyar"a edilen hürmetler bile, gittiği yerde oturmasın diye insanların onunla ayakta görüşmeleriydi. "İhtiyar" güzel ölmekten bile mahrumdu. Adnan'ın demin yaktığı kibrit bile sönerken boynunu bu kadar hazin bükmedi. Cenazesini taşıyanlar bile onu değil, başka şeyler konuşacaklar, ağlayan bile olsa ölüye değil, ölüme ağlayacaktı. Bu kadar merhametsiz bir ölüm ne büyük cezadır! Çok yaşamak bu derece büyük bir kabahat mi?
Sayfa 520 - Oğlak YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
hastaların diğer tarafa geçer geçmez öldüklerini unutmayalım, ondan sonra bir dakika bile kalmalarına gerek yok, sadece ölüm anına ihtiyaçları var ve o ölüm anı tüm anların en kısasıdır, bir iç çekilir ve tamam, bir benzetme yapmak gerekirse, bu olay kimsenin üflemesine gerek kalmaksızın kendi kendine sönen bir muma benzetilebilir. Hiçbir ötenazi bu kadar kolay ve tatlı olmamıştır.
Ölüm tüm canlılar için bir miydi acaba, insan da dahil olmak üzere, hayvanları öldüren ölümle, yerdeki ottan yüz metre yüksekliğinde bir sequoiandendron giganteum ağacı da dahil olmak üzere bitkileri öldüren ölüm ya da öleceğini bilen bir adamla, bir gün öleceğinin farkında bile olmayan bir atı öldüren ölümler aynı mıydı acaba? Aynı ruh, soru sormaya devam etti, Peki kendisini kozasına hapseden ve kapıyı ören ipekböceğinin ölüm anı hangisiydi, bir ölümden yeni bir yaşamın doğması nasıl olabiliyordu acaba, kelebeğin yaşamı böceğin ölümünden mi doğmuştu, yoksa kelebekte yaşadığına göre ipekböceği hiç ölmemiş miydi. Düşünür çırağı, İpekböceği ölmüştür, diye yanıtladı soruyu ve ekledi, yumurtlama döneminden sonra ölecek olan kelebektir, Bunu sen doğmadan önce de biliyorduk, dedi akvaryumun sularının üstünde dalgalanan ruh, tamam ipekböceği ölmüyor, çünkü kelebek çıktıktan sonra kozanın içinde ceset kalmıyor, sen de söyledin zaten, birinin ölümünden diğerinin yaşamı doğuyor, Buna metamorfoz denir,
Çünkü hepinizin ayrı bir ölümü var, onu doğduğunuz andan itibaren gizli bir yerinizde taşıyorsunuz, o sana aittir ve sen de ona aitsindir, Ya hayvanlar, ya bitkiler, Onların durumunun da benzer olduğunu tahmin ediyorum, Herkesin ölümü kendine, Aynen öyle, O halde birçok değişik ölüm olduğu, var olmuş, var olan ve var olacak canlılar kadar ölüm olduğu da söylenebilir,
Olmaz, olamaz! Yok olamaz insan. Hareketleri, gülüşü, birlikte yaptıklarımız; nereye gitti hepsi?
Sayfa 328 - İLETİŞİMKitabı okudu
Reklam
Ölmek mi? Adını bile anma bunun.
Sayfa 27 - Can Çocuk YayıneviKitabı okudu
Ağıt
Çiçekçi bana bir gül ver Sevgilime değil, bir ölü için Çiçekçi bana bir gül ver İçine gözyaşlarımı sığdırabileyim Yakasına böyle bir gül takmıştı O gün bir görseydin sen onu Çiçekçi bana bir gül ver
"Büyük bir olasılıkla ölüm korkusunun bütün yaratıkları kapsaması da ölümün bir kişiye bir kez gelmesi açısından , alışılmamasındandır.."
...Çiçekleri sevgilinin saçına değil Nasipmiş bir tabuta iliştirmek
Ahmet Erhan
Ahmet Erhan
Reklam
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.