"Her şeyimiz, delikanlı, varımız yoğumuz ormandır bizim.." diye devam etti. "Ormanı evimizden iyi tanırız, her ağaç bizim kahrımızı anamızdan çok çekmiştir. Köyümüz bir ormanın ortasındaydı, etrafını ağaçlar bir duvar gibi sarmıştı. Biz onun dışında da dünya olduğunu bilmezdik bile. Çocukken değneklerden yaptığımız kağnılara kuru yaprak doldurur, arabacılık oynardık. Daha sonraları babalarımıza yardım etmeye özenir, kaybolan deve torunlarını aramak için en sık yerlere dalardık. Orada kaybolmamız mümkün değildi. Hiç bilmediğimiz yerlerde bile
sıkıntı çekmeden yolumuzu bulurduk. Kırık dallar, devrilmiş kütükler bize yol gösterirdi.
Hem insan kendi evinde kaybolur mu? Büyüdükçe ormanın, bizim için daha başka
şeyler olduğunu da anladık: Sırtımızı o giydiriyor, karnımızı o doyuruyor, evimizin kerestesini o veriyordu. Ormansız yaşamak!.. Bunu aklımıza getirmiyorduk bile.."
Korucuları mı çoğaltmalı, eskisi gibi ormanlara asker mi koymalı? Yoksa halkımıza ormanların faydalarını; ormanlardan kereste, odun elde ettiğimizi; ormanların havayı temizlediğini; ormanların selleri önlediklerini; ormanların çayları, dereleri beslediklerini, kuraklığın, kıtlığın önüne geçtiklerini; ormanların yamaçlardan, kumsallardan toprağın akıp gitmesine karşı koyduklarını; daha söylenen birçok şeyi mi anlatmalıyız? Elbette bunları da söylemeli, bunları da anlatmalıyız, ama halkımıza ilkin ormanın bir ağaç tarlası olmadığını, orman toprağının da tarım toprağı olmadığını, hatta toprak olmadığını anlatmalı, onun, şu dünya işleri hakkındaki düşüncelerimizin çoğunda yaptığımız gibi, orman anlayışında bir değişiklik yapmalıyız.
Sayfa 59 - Türkiye İş Bankası Yayınları 1.Basım Kasım 2021Kitabı okudu
Ormanda canlı ve ölü ağaç sayısı arttıkça zemindeki humus katmanı da o kadar kalınlaşır ve toplam orman kütlesinde daha fazla su depolanır. Buharlaşma serinleme sağlar, serinleme de daha az buharlaşmayı getirir.
Dondurucu soğuklarda arabalarını açık alana park eden insanlar camlardan buz kazımak zorunda kalır, oysa ağaç altına park edilen arabalarda genelde buzlanma görülmez.
Eğer yakından bakarsanız(bunu yapmak için diz üstü çökmeniz gerekir), bir kaynağın varlığını açığa vuran küçücük akıntıları görebilirsiniz. Bunun gerçekten yeraltı suyu mu yoksa yalnızca şiddetli bir sağanağın kalıntısı olan yüzey suyu mu olduğunu anlamak için termometrenizi çıkarın. 9 dereceden daha mı soğuk? O zaman, bu gerçekten bir kaynak suyudur.
Kendi haline bırakılan bir yerde toprak ve iklim nelere izin verirse oluş ve çözülüşün kanunları da onlara izin verir. Bütün bu çalılar, sarmaşıklar ve altlarındaki otlar hep orman cemaatindendirler.
Sayfa 57 - Türkiye İş Bankası Yayınları 1.Basım Kasım 2021Kitabı okudu