Etrafımızda kurmaya çalıştığımız şeyler, insanların denizin bizi sular altında bırakmasını engellemek için kurdukları bentlere benziyor. Bunlar parçaları yerinden oynayan kırılgan binalar . Her zaman sağlamlaştırılmaları ya da yeniden yapılmaları gerekiyor. Korkarım insanların yüreği daha az dayanıklıdır.
En iyisi gel gidelim bu şehirden. Pılımızı pırtımızı toplayalım. Bir çıkış kapısı bulalım kendimize. Adını bilmediğimiz diyarlara ulaşsın bedenlerimiz. Baharın en güzel yaşandığı yerlere, tepedeki mezarlıklara uzanan yollardan geçelim ve bir şehir bulalım bizlerden uzak.
Cahil şehir, halkı mutluluğu bilmeyen, onu hatırına bile getirmeyen şehirdir. Onlar mutluluk konusunda aydınlatılsalar bile, onu ne anlayacak, ne de inanacaklardır. Onların bildiği tek iyi şey, görünüşte iyi oldukları zannedilen bazı şeylerdir ki, bunlar beden sağlığı, zenginlik, şehevi zevkler, insanın kendi arzularının peşinden koşma serbestliği, saygı ve itibar görme gibi hayatta gaye oldukları düşünülen şeylerdir. Cahil şehrin halkına göre bunların her biri bir tür mutluluktur ve en büyük, en tam mutluluk da bunların toplamıdır. Onların zıddı olan şeyler, yani hastalık, yoksulluk, zevklerden mahrum olma, arzularının peşinden koşmada serbest olmama, saygı ve itibar görmeme de kötülüklerdir.