Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
HK
Hesabı iyi yapanlara kölelik yapıyoruz.
Batı medeniyeti nereye gittiyse orada insanlar mutsuzdur.
Reklam
HK
Eskiden insanlara birşey vermeden onları sömüren sistem şimdi onlara birşeyler vererek sömürüyor.
En önemli ekonomik kaynak , geleceğe olan inançtır ve bu da hırsızlar ve şarlatanların sürekli tehdidi altındadır .
Sayfa 324 - 39. Baskı kolektif kitapKitabı okudu
536 syf.
10/10 puan verdi
Kapitalizmin Ardındaki Gerçekleri Açığa Çıkaran Bir Eleştiri
Ismail Tokalak'ın 'Kapitalizmin Soygun Düzeni' kitabı, kapitalizmin işleyişini eleştirel bir bakış açısıyla inceliyor. Tokalak, kitabında küresel ekonomik sistemdeki eşitsizlikleri, sömürüyü ve adaletsizliği vurguluyor. Kitap, kapitalizmin tarihsel gelişimini, büyük şirketlerin gücünü ve kar hırsının etkilerini derinlemesine araştırıyor. Tokalak, okuyuculara kapitalizmin temel kavramlarını ve mantığını açıklarken, toplumun geniş kesimlerinin nasıl ezildiğini ve kaynakların nasıl sömürüldüğünü göstermeye çalışıyor. Yazar, adaletin, eşitliğin ve insan merkezli bir ekonomik sistemin önemine vurgu yaparak, kapitalizmin temel sorunlarına odaklanıyor. Kitap, politik ve sosyal adaletin sağlanması için alternatif çözümler ve dönüşümler üzerinde de düşünmeyi teşvik ediyor. 'Kapitalizmin Soygun Düzeni,' Tokalak'ın akıcı üslubu ve çarpıcı örneklerle desteklenmiş analizleriyle dikkat çekiyor. Bu kitap, kapitalizmin eleştirisini yapmak isteyen ve alternatif perspektifler arayan okuyucular için ilham verici bir kaynak olabilir."
Kapitalizmin Soygun Düzeni
Kapitalizmin Soygun Düzeniİsmail Tokalak · Ataç Yayınları · 201629 okunma
Dexter Gibi Deşmiş Meseleyi. Helal.
" Doğallık hakgetire. Dünya nere gidiyor ? Tanrıça namzetleri robotlaşıyor. Kapitalizmin talep ettiği standartlar doğrultusunda biçimleniyor kadın. Siparişi verilmiş tasarlanmış bir imge. Estetik romantizm ve cinsellik piyasaya borsaya uyarlanmış. Rendelenmiş törpülenmiş kemikler, yoğrulup boyanmış et. Işık, açı, filtre ve özel efekt. Güzellikten dışlanmış biriciklik, şahsiyet."
Sayfa 278 - Ve devamında yazar, - erkekler farklı mı sanki - diye devam eder.Kitabı okudu
Reklam
Sanayi devrimi ve sonuçları insan soyu için bir felaket oldu. bu sonuçlar, “gelişmiş” ülkelerde yaşayan bizlerin yaşamdan olan beklentilerini oldukça artırırken toplumun dengesini bozdu, yaşamı anlamsızlaştırdı, insanları aşağılamalara maruz bıraktı, yaygın psikolojik acılara yol açtı ve doğal dünyayı şiddetli zararlara uğrattı.
Bir yerlerde boşluk bırakan günleri sevmiyorum. Çok acımasız bu günler.. Nefret ediyorum, siz de nefret edin istiyorum. Çok hem de. :) Allah batının her türlü şerrinden bizi ve neslimizi korusun. #annelergünü#, babalargünü.(!)
Ama kendi bağrış çağrışlarıyla sağırlaşmış ve aptallaşmış iktisatçılar cevap veriyor: Çalışın, refahınızı sağlamak için durmadan çalışın! Ve Anglikan Kilisesi'nden Rahip Towshend, Hristiyan merhameti adına terennüm ediyor: Çalışın, gece gündüz çalışın; çalışarak sefaletinizi artırıyorsunuz ve sefaletiniz çalışmayı kanun zoruyla dayatma mecburiyetinden kurtarıyor bizi. Çalışmayı kanun yoluyla zorunlu kılmak "fazla zahmetli, fazla şiddet gerektiren ve gürültü koparan bir iş; açlık ise tam tersine dingin, sessiz, sürekli bir baskı olmakla kalmıyor, çalışmanın ve sanayinin en doğal gerekçesi olarak, en güçlü çabaların da yolunu açıyor." Çalışın, çalışın proleterler, toplumsal serveti ve bireysel sefaletinizi büyütmek için çalışın; çalışın, çalışın ki yoksullaştıkça çalışmak ve sefilleşmek için daha çok nedeniniz olsun. Kapitalist üretimin acımasız kanunu budur.
1857'de Brüksel'de toplanan ilk yardımseverlik kongresinde Lille yakınındaki Marquette'in en zengin sanayicilerinden biri olan Bay Scrive, Kongre üyelerinin alkışları arasında, bir vazifeyi yerine getirmenin verdiği soylu tatmin duygusuyla şunları anlatıyordu: "Çocuklar için bazı eğlendirici yollar geliştirdik. Onlara çalışırken şarkı söylemeyi, yine çalışırken sayı saymayı öğretiyoruz; bu onları eğlendiriyor ve geçim olanaklarını temin etmek için zorunlu olan on iki saatlik çalışmayı cesaretle kabul etmelerini sağlıyor." - On iki saatlik çalışma, ama daha on iki yaşına gelmemiş çocuklara dayatılan nasıl bir çalışma! - Materyalistler, bu Hristiyanları, bu yardımseverleri, bu çocuk cellatlarını çivileyecek bir cehennem olmamasına hep hayıflanacaklardır!
Sayfa 44 - SonnotlarKitabı okudu
Reklam
Bescos'te kalmış olanlar, çoktan batmış bir dünyaya inatla tutunduklarını biliyorlardı elbette. Yüzlerce yıldır bu dağlarda yaşamış olan çiftçilerin ve çobanların sonuncu kuşağı olduklarını kabul etmek güç geliyordu onlara. Eninde sonunda makineler gelecek, hayvanlar Bescos'un oldukça uzağında özel besinlerle yetiştirilecekler ve bu küçük köy belki de merkezi yurtdışında bulunan büyük bir yabancı şirkete satılacak, o da burasını bir kayak merkezine dönüştürecekti.
Sermaye fiziksel bir şey değil, toplumsal bir ilişkidir. Bireysel emek sayesinde kazanılmış özel mülkiyetin imhasına, diğer bir deyişle, emekçinin mülksüzleştirilmesine dayanır.
64 syf.
7/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
Sistemin Koyun Gibi Dönen Çarkları
2023 senesinin 42.inci kitabı bitti. 3 ay gibi kısa bir sürede yaklaşık 42 kitap bitirmiş bulunmaktayım. Güzel bir sonuç ve halen de Allah izin verdiği sürece okumaya devam etmekteyim. 2 Dünya Savaşı geçiren Almanya bu savaşlar sonrasında paramparça olmuş, parası değer kaybetmiş, milyonlarca insanını kaybetmiş, kültürel bir deformasyona uğramış ve Dünya haritasından silinme noktasına gelmiştir. Kötü yönetim, kapitalizmin kök salması, fabrikalarda sürünen halk, Batı Almanya üzerinden bilhassa eğitim sisteminin bizleri koyun gibi gütmesinden dem vurarak Dünya düzenine kafa tutan bir kitap. Kitaplar, yurttaşlık eğitimi bize iyi birer vatandaş olun derken, 70'lerin Batı Almanyasında aslında kökten bir sorunu da gün yüzüne çıkarıyor. Başka burjuvaların sağlık, eğitim, zenginlik, refah seviyesi yüksek yaşamları için kendimizi feda ediyoruz. Gazeteci olan
Ernst Alexander Rauter
Ernst Alexander Rauter
yasıyor mu yaşamıyor mu bilinmez ama kısa ve öz totaliter toplum yapısını, vahşi kapitalizmi, toplumsal çözülmeyi, hatalı eğitim sürecini, iki savaş geçiren ve halkı tahrip olan bir Almanyayı ve insanının içler acısı halini gözler önüne seriyor. Şimdi bu halde mi bu ülke diye sorarken aslında insan kendisine soruyor benim ülkem ne halde ben ne haldeyim diye?
Düzene Uygun Kafalar Nasıl Oluşturulur
Düzene Uygun Kafalar Nasıl OluşturulurErnst Alexander Rauter · Kaldıraç Yayınevi · 2011178 okunma
Geri123
359 öğeden 346 ile 359 arasındakiler gösteriliyor.