Sa'd bin Ebî Vakkâs (ra) annesi ile başından geçen bu hadiseyi Efendimiz'e (sav) anlattıktan sonra rivayetlerde geçtiği üzere üç ayet nüzul oluyor. Bu ayetler şunlardır: "Biz insana anne babasına iyi davranmasını emrettik. Ama onlar, hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa onların sözüne uyma! Sonunda dönüşünüz yalnız bana olacaktır. İşte o zaman, vaktiyle yapmış olduğunuz her şeyi önünüze koyacağım." "Biz insana anne babasıyla ilgili öğütler verdik. Annesi, güçten kuvvetten düşerek onu karnında taşımıştır; çocuğun sütten kesilmesi iki yıl içinde olur. Bunun için (ey insan), hem bana hem anne babana minnet duymalısın; sonunda dönüş yalnız banadır." "Eğer anne baban, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa bu durumda onlara uyma ama yine de onlara dünyada iyi davran; yüzünü ve özünü bana çevirenlerin yolunu izle. Sonunda dönüşünüz yalnız banadır. O zaman yapıp ettiklerinizin sonucunu size bildireceğim."
Sayfa 23
Çocuklariniz ile aranıza duvarlar örmeyin. Ormeyin ki çocuklarınız duygusal, fiziksel, cinsel istismara sessiz kalmasın. Çocuğunuzun gücü bu duvarları yıkmaya asla yetmez. Duvara sırtını dayar ama siz diğer tarafta olduğunuz için çocuğun hissettiği tek şey soğuk taştır. Çocuklar sırtlarını soğuk taşlara değil, onu şefkati ile kucaklayan ailelerine yaslasin.
Sayfa 133 - YediverenKitabı okudu
Reklam
Narsist baba özellikleri
Her şeyi hızlı, sıcak ve büyük lokmalar halinde yemeyi sevdiğinden, çocuğun acele etmek zorunda kalırdı; sofrada kasvetli sessizlik olur, uyarılarla bölünürdü: "Önce ye, sonra konuş," ya da "Gördün mü, ben yemeğimi çoktan bitirdim." Kemikleri dişlerle parçalamak yasaktı, ama sana serbestti. Sirkeyi höpürdeterek içmek yasaktı, ama sana serbestti. Asıl mesele, ekmeğin düzgün kesilmesiydi; ama bu işi üzerinden sos damlayan bir bıçakla yapıyor olman önemsizdi. Yemek artıklarının yere dökülmemesine dikkat edilmesi gerekiyordu, ama sonunda çoğu senin oturduğun yerin altında olurdu. Sofrada yalnızca yemekle ilgilenilmeliydi, oysa sen tırnaklarını temizleyip keser, kurşun kalemlerini yontar, kürdanla kulaklarını temizlerdin.
Bir keresinde okuldaki sıra arkadaşının evine öğle yemeğine konuk olmuştu. O çocuğun annesiyle babasının bir pastaneleri vardı. Leopoldo o evde telefon rehberinin dışında tek bir parça kâğıt görmemişti. Ama o evde harika yemekler yemişti, kendi evinde hiç olmadığı kadar eğlenmişti. O arkadaşının anne babası hiç kitap okumamış olsalar bile gerçekten pek neşeli bir aileydiler. Peki, buna ne demeliydi? Kitaplar mutlu etmeye yaramıyorsa, başka neye yarıyorlardı?
Sayfa 20 - Can yayınlarıKitabı okudu
Eve Dönüş
Sonuç olarak; ailesi, halkının büyükçe bir kısmı farklılık karşısında dehşete düşüyor ve erken dönem bir çocuğun tepkiselliği ve yıkıcılığıyla karşılışıyordu bu durumu. Kendisi gibi inanmayan, kendisi gibi düşünmeyen ve kendisi gibi yaşamayana karşı herkes hiç sektirmeden ötekisini en nazik haliyle kendi seçimine getirme gayretindeydi; bunun adıysa makbul, ahlaki ve doğru yoldu.
Sayfa 11 - BabekKitabı okudu
Çocuğun gördüğü düştür barış. Ananın gördüğü düştür barış. Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış. Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba elinde yemiş dolu bir sepet; ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak testi gibi ter damlalarıyla alnında... barış budur işte. Evrenin yüzündeki yara izleri
Reklam
931 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.