Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar.
- Çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz!
- Ama İnan bana, insanların çoğunun ruhu,bedeninden önce çürür.
Anne, beni nasıl doğurdun? Siz analar, dünyaya bir evlât getirirken düşünmez misiniz? Düşünmez misiniz insan nedir diye? İnsan kadar hassas bir cihaz var mi? Boşluklara uzatılmış bir anten gibi sinirleriyle, ağlayan bir surat gibi buruş buruş beyniyle, bir firkete ucuna dayanamıyacak kadar ince bir insan! Bu cihazı dünyaya nasıl getirirsiniz? Onu yeryüzüne ne cesaretle çıkarır ve yeryüzünün meseleleriyle nasıl da karşı karşıya bırakırsınız? Beş yaşında bir çocuğu yılanlı bir kuyuya sarkıtsanız daha az korkar. Bizi dünyaya getiren sizsiniz. Bu kudrete maliksiniz de imdadımıza niçin gelmiyorsunuz? Haydi gelsenize!
Bir türlü sonuna gidemiyorduk rüyalarımızın. Korkuyorduk. Korkuyordum. Hayallerinde bile korkar mı insan? (...) Hayallerine bile hükmedemez mi insan? Böyle yerleri atlıyordum neyse; bazı ayrıntılara girmiyordum. Oysa, ayrıntılara inilmezse sonuca nasıl ulaşılabilir? Hiç bir yere ulaşamıyordum. Başarısızlığın yarattığı öfke yüzünden hayallerimin düzeni bozuluyordu: Pusuda bekleyen kötü hayaller, eziyet eden görüntüler birden saldırıyordu üstüme. Yarım kalmış işkenceler, artık sıralarının geldiğini düşünerek ortaya çıkıyordu.