Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yarim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedi tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir kara delikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu kadar yollar
Altın Çağı
İlk önce altın çağı doğdu. Bu çağda, inanç ve adalet hüküm sürmekteydi, pirinçten yapılmış tabletler üzerine kanunlar yazmaya gerek duyulmazdı. Korku ve cezaya yer yoktu. Tehditkâr davranışlar olmazdı ve başkalarının yargılarından çekinen insanlar yığını da mevcut değildi. … Şehirleri çevreleyen surlar ve kanallar yoktu. Ne savaş borazanları ne de kılıçlar, kalkanlar vardı henüz. İnsanlar zamanlarını, mutluluk ve güven içerisinde geçirirlerdi, askerlere bile gereksinim duyulmazdı. Toprak hiçbir işleme gereksinim olmaksızın her şeyi kendiliğinden üretebiliyordu. Ve insanlar topladıkları yiyeceklerden memnunlardı.
Sayfa 20 - Töz YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Fikir de dahil olmak üzere her şeyin ithal edildiği bir ülkede özgür ve özgün yerli seslerin duyulması, bu seslere kulak kabartılması beklenemez. çünkü, oktavlı sesler tarihin hiç bir döneminde konjonktürün algı frekansına girmemiştir. Çok tiz ve rahat­sız edici bulunmuştur. Zaten bu sesler, frekansi geniş bir çağı yakaladıklarında tarihin yönü değişmiştir. Fakat genellikle kendilerinden kısık sesle çağı terennüm etmeleri hatta moda şarkıları söylemeleri istenmiştir. İtaatsizlikleri halinde seslerinin hapsedi­lerek kısılacağı tehdidinde bulunulmuş ve çoğunlukla da ses kısıklığına mahkum edil­mişlerdir. Oysa sözünü ettiğimiz ses sahipleri yolunda gitmeyen bir şeylerin uyarıcısı durumundadırlar ve çığlık atarlar. Çığlıksa, normali işaretlemez; korku veya sevinç ifade eder.
Hece dergisiKitabı okuyor
O kadar doğru ki
Fakat gerçek şu ki, teknik olarak Atom Çağı'nda yaşanırken, insanların çoğu -iktidarda olan ların çoğu dahil- duygusal anlamda hala Taş Devri'nde ya şıyorlar. Matematik, astronomi ve doğabilimlerinde yirminci yüzyılda bulunuyor olmamıza rağmen, siyaset, devlet ve toplum hakkındaki görüşlerimizin çoğu, bilim çağının çok gerisinde kalıyor. Eğer insanlık intihar ederse bu, ölümcül düğmelere basmalarını emredenlere itaat etmeleri yüzünden olacaktır; modası geçmiş korku, nefret ve hırs tutkuları yüzünden; Devlet'in egemenliği ve ulusal onur gibi köhnemiş klişelere boyun eğmeleri yüzünden olacaktır.
Sayfa 11 - Say yayınlarıKitabı okudu
Ahir zamandayız ve dönem korku çağı. İnsan işsiz kalmaktan, eşsiz kalmaktan, kendi nefsini ve hazlarını tatmin edememekten korkuyor.
Sayfa 160Kitabı okudu
Korku Çağı'nda yaşıyoruz
Korku Çağı'nda yaşıyoruz ve böyle bir korku yüzünden son derece paranoyaklaşmış durumdayız; hayattan korkuyoruz, başkalarından korkuyoruz, sevgiden korkuyoruz. Bu korku-temelli rüyadan uyanınca, daima ve sadece sevgi olan hayatı bulurum. Korku sevginin önüne set çeker. Korku sevginin karanlık tarafıdır ve bir gölge gibi kendine ait hiçbir niteliği yoktur.
Reklam
Bu büyük davul- heykelleri, bu tepelerinde oymalı ve boyalı tanrı yüzleri olan yüksek ağaç kütüklerini her görüşümde Jerome Robbins'in "Korku Çağı" adlı balesini düşünmeden edemiyorum; bu balede anne baba, bu antik tanrılar misali, inanılmaz uzunluktaki sırıkların üstünde ürkütmek, çekingenleştirmek amacıyla sahnede dolanıp duruyorlar.
Sayfa 135 - Afa YayınlarıKitabı okudu
Firavunların çağı yeniden başladı, holdingler, ordular bizi hep 86-0 yenecek, korku iktidarını kurdu, işte önümüzde bin yıl böyle hazırlanıyor...
17. yüzyıl, matematiğin çağıydı, 18. yüzyıl doğa bilimlerinin, 19. yüzyıl ise biyolojinin çağıydı. Bizimkisi, yani 20. yüzyıl ise korkunun çağıdır. (Albert Camus----Korku Çağı)
Sayfa 12 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İLK GÜNAH ÖĞRETİSİ
Latin Hristiyanlığı, bir kişiyi henüz (ilk günah anlamında) eyleme geçmediği zamanlarda ya da (cinsel bir varlık olarak) başka türlü hareket edemeyeceği zamanlarda bile bir günahkâr olarak damgalıyorken, İslam kaçınılması mümkün olmayan günahlar uydurmamıştır (örneğin, günah ilân edilen düşünceler) ve Allah'ın merhametine vurgu yaparak, kaçınılabilir olanın cezasını tahammül edilebilir hale getirmiştir. Bu durum, İslam ile Hristiyan Avrupa'nın düşünce tarihi arasında dikkate değer bir farklılık olarak ortaya çıkmaktadır. Din temelli korku, yalnızca Hristiyan Avrupa'da insan davranışları için genel ve temel bir itici güç olmuştur.
Korku Ça­ğı'nda yaşıyoruz ve böyle bir korku yüzünden son derece pa­ranoyaklaşmış durumdayız; hayattan korkuyoruz, başkalarından korkuyoruz, sevgiden korkuyoruz.
Şimdi onlara bakıp içimizde sevinç duyabilmek için nice üzüntülere, nice acılara katlanıldı. Şimdi bile, doğrusunu isterseniz, insan sevinçten çok korku duyuyor; hep endişe ediyor, hep korkuyor. Çünkü çocukların bu çağı öyle tehlikelerle dolu ki! Kızlar için de erkekler için de. Konuk hanım: Her şey verilen terbiyeye bağlı, dedi.
MRI çalışmaları bireyin çocukluk çağı travma skoru yükseldikçe, karar alma, öz düzenleme becerileri gibi işlevleri yürüten prefrontal korteksteki, beynin korku işleme bölgesi olan amigdaladaki ve her ikisi de duyguları ve ruh halimizi duzenlememizde etkili olan duyusal korteks ve beyincik gibi önemli işleme alanlarındaki serebral gri cevherin, yani beyin hacminin küçüklüğünü göstermektedir.
354 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.