bir kere eyerleri üzerine oturdular mı artık atlarına çivilenmiş gibidirler
Hunların Roma ve Cermen âlemine karşı bu ani hücumu ile husule gelen korku ve dehşet hissi Ammien Marcellin ve Jornandès tarafından pek güzel nakl ve ifade olunmuştur. Ammien şöyle yazmaktadır: "Hunlar vahşet ve barbarlık hususunda her türlü tasavvurun üstündedir. Sakal çıkmasına mani olmak için çocuklarının yanaklarına yaralar açarlar. Büyük
Sayfa 89
Fazıl Mustafa Paşa'nın açtığı 1673 seferinde ordunun çıkışını Edirne'de seyreden Galland, IV. Mehmed'in nasıl bir debdebe içinde yaşadığını bize anlatır. "Padişahın camiye gidiş ve dönüşlerinde, kurban ve şeker bayramlarında, sefir hazretlerinin huzura kabulünde, donanmanın Kandiye fethinden sonraki muzaffer dönüşünde Osmanlı
Sayfa 184 - 1 Turnuva bir çeşit Ortaçağ cirididir, karuzel bu ciridin XVII. asırda aldığı şekildir. Maskarad ise kıyafet değiştirerek yapılan bir Rönesans eğlencesidir.
Reklam
Korku bir savunma hattını düşman hücumundan daha hızlı yarabilirdi.
Sayfa 617 - Dex YayınlarıKitabı okudu
Cadı avının ortaya çıkması için gerekli duygusal, ahlaksal ve toplumsal bir bağlamın yaratılmasında üç öğenin bir araya geldiğini söyleyebiliriz. Bunlardan birincisi cadı avlarının habercisi olan 14. yüzyıl, tıpkı Eski Yunan'da M.Ö. 5. ve Roma İmparatorluğu'nda 3. yüzyılın korkunç felaket dönemi gibiydi. Salgın hastalıklar ve savaşlar toplumu derinden sarsmıştı. Korku ve kuşku sarmalındaki insanların, dünyayı karanlık ve uğursuzluklar için de görmelerine neden oluyordu. İkincisi, gerçek sapkınların ya da öyle oldukları sanılan kimselerin bir zamanların çok güçlü kurumunu, yani Kilise'yi ve onun mutlak gerçekliğin tecessümü olma iddiasını tehdit ediyor olmalarıydı. Üçüncüsü ise, Hıristiyan toplumunun kökleri çok derinlerde olan mizojinisi, bir kadın formunda, ihtiyaç duyulan günah keçisi işlevi görmüştür. Tıpkı yüzyıllar boyunca Hıristiyan dünyasındaki antisemitizmin Nazilerin Yahudilere yaptığı soykırım için ideolojik bir temel sağlaması gibi, kadından nefretin uzun geleneği de cadı avlarını mümkün kılmıştı.
Sayfa 138 - Cennetin Kraliçesinden İblis Kadına
İngilizlerin Hindistana getirdikleri demokrasi.
İngilizler 1876-77 kıtlığında ‘hiçbir şey yapmamakla suçlanamazlardı. Aslında yaptıkları her şey kıtlığın etkilerini daha da beter hâle getirmişti. Aynı Stalin'in 1930'larda Rus- ya ve Ukrayna'yı mahveden 'kolektivizasyon kıtlıklarında' olduğu gibi buğday ihracatı devam etmişti. 1877'de yaşananlara birinci elden şahitlik eden Yarbay Ronald Osborne, o korku dolu sahneleri şöyle anlatıyordu: “Kurumuş kuyular ağzına kadar cesetle doluydu. Ölü sayısı o kadar fazlaydı ki zavallı insanlar ölen yakınları için cenaze merasimi yapamıyordu. Anneler, bir somun ekmek alabilmek için çocuklarını satıyorlardı. Erkekler, açlıktan can vermelerini seyretmemek için eşlerini göle atıyorlardı. Ölüm her yerde kol gezerken, Hindistan'daki hükümet huzurundan ve neşesinden hiçbir şey kaybetmemiş gibi görünüyordu. Gazeteler sessizliğe gömülmüştü. İnsanların açlıktan öldüğünün bahsini açmak bile yasaktı. Bu konuda çok sıkı talimatlar vardı."
Sayfa 188Kitabı okudu
Keykavus çok korku içinde idi. Zira evvelce gördüğümüz gibi 1256'da onun ordusu Aksaray'da kendisini perişan eden Moğol generali Baycu'ya karşı durmak teşşebüsünde bulunmuştu; fakat eşsiz bir dalkavuklukla Hülagu'yu teskine muvaffak oldu. Bir çift çizme üzerine portresini yaptırdı ve "köleniz hükümdarının haşmetlu ayağını kendi başı üzerine basarak onu şereflendirmek lutfunda bulunacağı ümidindedir." Diyerek bunları kızgın olan hana takdim etti. Bu hareket İslâmın içine düştüğü alçalmanın derecesini göstermektedir.
Sayfa 362Kitabı okudu
Reklam
292 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.